Geçtiğimiz aylarda, Meclis çatısı altında Şiddet Araştırma Komisyonu kuruldu. Türkiye'de giderek artan kadın cinayetlerini durdurma mücadelesi verenler için gecikmiş olmakla birlikte bu adım önemliydi. Doğrusu bu komisyonun ilk görevi, şiddetin en uç sonucu olan kadın cinayetlerini, ölümlü durumu ele almak olmalıydı.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, böyle bir açıklama yapıp takip ettiği komisyonu kadın cinayeti davalarına davet etti. Komisyon henüz davalara katılmadı ama 5 Şubat’ta yaptığı toplantıya Platformu davet etti. Daha önce yaptığı toplantılarda, istisnasız hemen her partinin ismini andığı platformu davet etmek durumunda kaldı da denebilir.

Meclis’te şiddet araştırılırken neler oluyordu? Şiddetten doğrudan zarar görmüş ailelerle, yaralı kadınlarla iç içe yaşayan, mücadele eden platform bu sefer bu toplumsal sorunun Meclis’te nasıl ele alındığına tanık oldu.

*

Komisyonda yer alan tüm partiler tarafından kadına yönelik şiddet kınanıyor, bu olumludur.

Ancak şüphesiz bunu sağlayan da, ne yazık ki can vermiş olan yüzlerce kadın kardeşimizdir.

Onların ardından önemli bir mücadele ortaya konmuş olması, kadınların ve ailelerin kararlı mücadelesi sonucunda sorunu gerçekten de "sağır sultan bile duydu". 

Çözüm de AKP'yi zorluyor hale gelmiş durumda.

Çözüm aramak demek aynı zamanda somut bazı hedefler aramak demektir.  Komisyon da genel olarak soyut bir yaklaşıma değil,  somut - tikel - gerçek önerilere önem veriyor,  tabiri caiz ise "sahada " olanları çözmeye açık davranıyor, bu da olumlu bir durum.

Bunlarla birlikte şiddetin ve kadınların can vermesine de sebep olan bir  nemli adaletsizlik devam ediyor.

Örneğin sürekli zaman darlığından yakınıldığı halde, bu olmayan zamanın önemli bir kısmını, hak kaybını yaşayan tarafa değil erkek vekillere ya da erkeklerin haklarını savunanlara ayrılabiliyor.

Boşanmış mağdur  babalar  saatlerce dinleniyor. Oysa boşanmaya çalışırken can veren kadınlar hayatta bile değiller.  Şiddete maruz kalan,  can kaybı yaşayan gerçek muhatablar komisyona henüz davet bile edilmemiş.

Madem çocuklarıyla görüşememekten dolayı mağdur olduklarını iddia eden bu babalar dinleniyor, öldürülen kadın kardeşlerimizin aileleri; annelerini bir daha hiç göremeyecek olan çocuklar,  evladını göremeyecek anneler, babalar, kardeşler de dinlenmeli ve öncelikli olmalıdır.

Şiddet böyle araştırılamaz. Araştırmak demek objektif olmak demektir. Komisyon, şiddetin erkekler üzerinde de olumsuz sonuçları olmasını öne sürüyor ama bu sorun böyle subjektif ele alış ile çözülemez. Komisyona düşen gerçek bir objektif duruş ve şiddetin objektif tarafının kadınlar olduğu gerçeğini kabul etmesidir.

Aynı biçimde "kadını" görünmez kılan "ailenin bütünlüğü" yaklaşımı, açıktır ki sorunu çözmemiş derinleştirmiştir. AKP bu yolla korumak istediği aileyi de koruyamadığını artık görmelidir.  Komisyon toplantılarında sürekli 6284 sayılı Koruma Kanunu’nun bizim kültürümüze uymayan yönleri olduğunun ve revize edilmesi gerektiğinin dile getirilmesi de aynı yaklaşımla yapılan bir başka ciddi hatadır. 

Ayrıca kanunun uygulanması ile ilgili sorunlar ortada dururken, henüz tam olarak uygulanmamış olan bir kanunu yargılamak akla mantığa uymuyor.

Madem ki, Meclis şiddeti araştırıyor ve çözmek istiyor, o zaman aslına bakarsanız ilk yapılması gereken; ayrı bir hak öznesi olarak "kadının varlığını ve karar hakkını" tanımaktır.

Kadınların modern hak arayışı, bu toplumun bir gerçeğidir, bu kabul edilmeden ilerlenemez.