SYRİZA yüzde 36 küsur oy alarak hükümeti kurdu.
Muhteşem bir deneyim.
Mücadele ettiler ve başardılar.
Avrupa Birliği’nde ortaya çıkan gelişmelere göre siyaset yaptılar. Krize karşı siyaset yaptılar. Kemer sıkma politikalarına karşı siyaset yaptılar ve kazandılar.
Güle oynaya yaptılar. Kendilerini övüp durmadılar.
Hata yaptıkları da oldu. İçlerindeki bazı partilerin verdikleri sözü tutmadığı da oldu. Tartıştılar ama tam da hayatın içinden, düşe kalka yürüdüler.
*
Efendim şimdi SYRİZA’yı beğenmeyen arkadaşlarımız var.
Onu beğenmiyorlar, ona karşı çok eleştirel olabiliyorlar ama kendilerine karşı eleştirel olabildiklerini ben pek göremiyorum.
Karşımızda yeni ilişki biçimleri denemiş ve başarılı olmuş bir örgüt var.
Yunanistan’da hükümet oldular.
Daha ne olsun be kardeşim?
Bizim memlekette teşkilattaki öğrenciler üniversitenin birinde bir kulüp kursa aylarca anlatmakla bitiremiyoruz. Kardeşlerimiz birinci parti olmuş, yine de hakkını teslim etmiyoruz.
*
Aleksis Çipras ne dedi?
“Ege içinde yaşayan balıklarındır” dedi.
Ege siyaseti yapmadı, Yunan siyaseti yapmadı…
Maazallah bizim solculardan birinin önüne gelseydi bu konu ne olurdu?
Bizimki iki ya da üç sayfa ağdalı konuşma yapardı.
Kendini överdi.
Kendi milletinin tarihini anlatırdı.
Sonra da “konuyu uzman arkadaşlar değerlendirecek” diyerek bağlardı. Bizim solcumuz konuyu uzmana, mühendise, doktora havale etmeye bayılır.
*
Bertolt Breht’in, Kafkas Tebeşir Dairesi diye bir oyunu var.
Bir mirasa konmaya çalışan öz anne ile çocuğu büyüten anne arasında dava olur.
Yargıç Azdak bir türlü karar veremez çocuğu hangi anneye vermesi gerektiğine. En sonunda çocuğu çizdiği bir dairenin ortasına koyar. Annelik iddiasında bulunan kadınlara da, “kim çocuğu dairenin içinden kendine doğru çekip alırsa, çocuk onundur” der.
Her iki kadın da çocuğun bir elinden tutar.
Azdak bir, iki üç dediğinde miras peşinde olan anne çocuğu kuvvetlice kendisine çekip alır.
Büyüten anne olan Gruşe çocuğun elini hiç sıkmaz, bırakır.
Bir daha yaparlar, yine aynısı olur.
Bunun üzerine Yargıç Azdak çocuğu kolundan çekmemiş olan Gruşe’ye “çocuk senindir” der.
Gerçek anneyle çocuk kucaklaşırlar.
*
Bizim hikayemizdeki Gruşe de, Çipras’tır.
Ege denizinin kolundan çekiştirmemiştir. Denizleri kolundan çekiştirmemeyi öğretmiştir.
Bizi Gezi’yi üç beş ağaca, o da Ege’yi üç beş balığa hediye etti.
Ülkelerimiz birbirine yakın, kalplerimiz birbirine yakın, ideallerimiz birbirine yakın…
Ağaçlarımız ve balıklarımız kardeş.
hakanozturk1871@gmail.com