Erdoğan, Şehir ve Güvenlik Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada şöyle dedi:

“Artık şehirlerimizin dış güvenliğini surlar ve hendeklerle koruyamayacağımız, içerideki düzeni de sadece kolluk gücüyle sağlayamayacağımız bir yere gelmiş durumdayız. Öyleyse bu yeni duruma karşı yeni yaklaşımlar, yeni fikirler, yeni yöntemler geliştirmemiz gerekiyor. Bu tür çalışmaların şehirlerimizin geleceğinde ihtiyacımız olan güvenlik düzeninin oluşturulmasına katkı sağlayacağına inanıyorum. Her ülke ve toplum kendi ihtiyaçlarına uygun çözümleri kendisi üretmelidir. Aksi takdirde başka toplumların kendi ihtiyaçlarının ürünü olan çözümlerin kullanılması gerekiyor.”

Yeni güvenlik düzeni istiyor.
Hâlihazırdaki kolluk gücü, güvenliği sağlayamıyormuş çünkü.
Çok banka mı soyuldu? Evlere hırsızlık mı arttı? Birileri şehirlerde yol mu kesiyor?
Mesele nedir?
Yeni güvenlik sistemi istenirken eskisi ne yapılacak? Bu belli mi? Bu konu mevcut güvenlik sistemini yürütenlere soruldu mu? Yoksa zaten laf doğrudan mevcut güvenlik sistemini yürütenlere mi?

Çok adli vakalardan bahsetme, siyasal protestoları hesaba kat diyorsanız…
Yahu solcular kırk yılda bir, A4 kâğıdına yazdığı bir basın açıklamasını, çıkıp şehrin merkezi bir yerinde okumaya kalkışıyor. Ona da beş TOMA, bin beş yüz polis geliyor. Konu kapanıyor. Siyasal manada güvenlik sorunu ne ola ki? Herhalde Erdoğan bu lafları ara sıra basın açıklaması yapıyoruz diye solculara ediyor olamaz.

Bu laf, olsa olsa şu anki güvenlik düzenindeki generallere söyleniyordur.
Peki iş generallere laf söylemeye mi geldi? Demek ki gelmiş.
Generaller ve güvenlik düzeni yerinde duruyor, Erdoğan bunu değiştirmekten bahsediyor.

Şöyle bir düşünelim Erdoğan ve generaller arasında bir gerilim olsa bu kamuoyuna nasıl yansır? Herhalde böyle olurdu. Hem mesaj veriyor hem de alttan alta düşüncesini anlatıyor.

Askeri konularda böyle opsiyonlu bir konuşmayı Libya seferi üzerine de yapmıştı.

CNN Türk’teki programda, bir soru üzerine Erdoğan şöyle konuştu:

“Orada bir harekât merkezi, bu harekât merkezinde de bizim bir korgeneralimiz bulunacak. Oradaki bu süreci onlar yönetecekler. Şu anda zaten peyderpey gidiyorlar. Şu anda muharip güç olarak bizim orada farklı ekiplerimiz olacak. Bunlar bizim askerimizin içinden değil. Bu farklı ekiplerle, o muharip güçler orada çalışacak. Ama işin koordinasyonunu bizim üst düzey askerlerimizde. Onlarla beraber bu süreci işletmiş olacağız.”

Askerlerimizin içinden olmayan farklı ekipler.

Her şeyin birliği ve bölünmez bütünlüğünden bahseden Erdoğan için bunlar çok tuhaf sözler. Normalde bir topluluğa konuşması gerekse “teek devlet…” diye başlayan siyasetçi, bir gül bahçesine girer gibi ekiplerden, ekiplerin farklılığından açıyor konuyu. O muhteşem tekçi insan bir anda “farklı ekiplerci” oluveriyor. Ne farklılıkçı insanmış meğer, kıymetini bilememişiz.

“Bizden olmayan farklı ekipler” ifadesi üzerine, ister istemez akla Suriye’deki ÖSO’cuların Libya’ya taşınması iddiaları geliyor. İddialar doğruysa şu meşrulaştırma düzeyine bakınız. Güya Suriye için çatışmalara giren eski El Kaideciler, şimdi bu ülke adına Libya’da farklı ekipler olabiliyor. Hakikaten, bir başka güzel benim memleketim.

Gece gündüz “yerli ve milli olmak” diye nutuk atan biri, bizden olmayan farklı ekiplerin askeri anlamda rol üstlenmesiyle ilgili hiçbir rahatsızlık duymuyor. Gönlü ferah. Zulmü sadece bize, tam tamına Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına.

Yeni güvenlik diye anlatılan, beka meselesinde olduğu gibi yine AKP’nin güvenliği ve bekası oluyor galiba. AKP düşünüp taşınıp bu sefer de bizi şehirlerde devasa güvenlik sorunu olduğuna da mı ikna etmeye çalışacak? Bu ne bitmez beka ve güvenlik sorunuymuş arkadaş.

Bu arada ne oldu?

İslâm Birliği Kongresi'nde yaptığı konuşmada, “Mehdi gelecek, ortamı buna göre hazırlamalıyız” sözleriyle gündem olan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi görevinden istifa etti. Bu kişi aynı zamanda SADAT’ın kurucusu. Farklı askeri ekip hususlarıyla ilgili tanınan bir isim.

Onun istifa etmesi de farklı askeri ekiplere taraftar olmayanların etkisinin bir sonucu mu?

Zaman içinde göreceğiz.