AKP ile iyi ilişkiler içinde olmak istiyorsanız inanılmaz çok sayıda oluşumu terörist kabul etmeniz gerekiyor. Çılgınca bir terörist kabul ettirme yarışı içindeler.
Sabah kalkılacak Kürt nüfusu içinden çıkan bütün silahlı gruplara teröristtir denilecek. Kürt nüfusunun oy verdiği yasal partiler de bunla ilişkilidir denilecek ve dedirttirilecek.
Matematiksel bir işlem gibi bir işlem de kabul ettirilecek. Örneğin sıfırla çarpılmış her şey sıfır olacak. Örgütün önem verdiği marşı söyleyenlerin yanında duran belediye başkanı, görevden alındığı zaman ziyaretine giden diğer bir belediye başkanı da aşağı yukarı terörist sayılacak.
En azından terörle ilişkili olmuş olacak. Terörü destekledi denilebilecek.
Tam bir sıfır çarpan etkisi. Çarpılmaya görün. Parmağınızın ucuyla değdiğinizde dahi sıfırlanıyorsunuz. Hakikaten dokunan yanıyor. Elektrik akımına kapılmış gibi oluyorsunuz.
Demin söylediğim silsileyi söyleyerek İstanbul Belediye Başkanı’nı suçlayan yandaş gazeteci, usta bir tiyatro oyuncusu gibi söyledi bunu. Önceden çalışılmadan söylenmesi imkânsız. Emin olabiliriz ki söylemek için bile çalışıyorlar. Aynanın karşısında diksiyon, artikülasyon, telaffuz.
Ne gibi imkânlar var?
Terör ağzıyla konuşuyor olmak suçu var.
Terörü lanetlememek aymazlığı var.
Terör sevici olma imkânımız var.
Tabi tadından yenmeyeni, tartışma programının ortasında “PKK terör örgütü mü değil mi” diye sormak.
Vay arkadaş. Gık bile diyemezsiniz. Maalesef bir cinnet sahnesi. Spikerin gözlerinden ateş fışkırır. Sorar gergin bir haldeki konuğa. Korku filmi gibi. Sizi köşeye sıkıştırmış olan mutlak güçlü duymak istediği cevap dışında tek bir harf bile duymak istemiyordur. Söyle kardeşim, evet mi hayır mı?
Sakın ha sakın bir şey izah etmeye kalkışma. Mutlak güçlü ve hâkim spiker daha da sinirlenir yoksa. O spiker ki devletin stüdyodaki en üst temsilcisidir. Sinirlendirmeye gelmez. Eğer sinirlenirse herkes sonuçlarına katlanır. “Kimse kusura bakmasın.”
Keşke konukların büyük bir zarar görmesini engellemek üzere laiklik gibi bir prensip uygulansa burada da. Yani terör konusunda inanç ve kanaatlerini açıklanmaya zorlanamasa konuklar. Bence ülkemizde en az bildiğimiz laiklik uygulaması kadar ilerleme ve ferahlama ortaya çıkar. Şuna eminim ki “demokratik bir hukuk devleti” yönünde önemli bir hamle yapmış oluruz.
Bu konuda inanç ve kanaatler açıklandığında sonuçlarının ne olduğunu hepimiz biliyoruz.
Bu soru belirgin bir şekilde sorulduğunda anlattığım anayasal hak benzeri hak kesinlikle bir alternatif olarak kullanılabilir.
Aslına bakarsanız “tek kelimeyle cevap vermem açıklarım” demeyi tercih ederim ben. Evet - hayır yarışması yapmıyoruz. Fikirler tartılıyor, yoklanıyor, ölçülüyor, biçiliyor. İsteniyorsa kapışırız. Aklın ışığında yenileceğimiz hiç sanmıyorum.
O halde bu konu da anlatılacak.
Bu ülkedeki herkese. Sade vatandaşa. Sağcıya, dinciye, ulusalcıya, liberale.
Haşmetli spikerler bizden çekinsin.
Spikerler kâğıttan kaplandır, gözümüzde büyütmekten geri duralım.
Ama Ahmet Altan böyle böyle yükseldi mi diyorsunuz? Merak etmeyiniz kardeşlerim, haydan gelen huya gider.
Elbet bir gün onunla da kavuşacağız, bu böyle yarım kalmayacak.
Bizim içimizde ona karşı yanan ateş var.
Ona da bazı şeyleri “açıklayacağız”.