AKP medyanın belki yüzde doksanını ele geçirdi. Lakin gidişat hiç de parlak değil. Başına topladığı cinleri dağıtamayan büyücüye dönmüş durumda. Mekanizmasını bilmediği bir tabanca var elinde ve her seferinde kendi kendini ayağından vuruyor.
CNN Türk denilen kanal, şu anda en büyük belalarından biri vaziyetinde.
Sözüm ona orada muhalif olanlarla birlikte tartışma programları yapılacak. Öyle olur demişler AKP’lilere. Tartışma değil münazara kültüründen geliyor hepsi. Savundukları tezle gerçek, fikri yükümlülük üstlendikleri bir bağ yok. Aynı lise yıllarında yaptıkları gibi neyi savunmaları söylendiyse onu savunuyorlar ya da ne işlerine geliyorsa onu.
Tartışmak onlara göre haklı olduğun için yapılan bir iş değil. Haklılık, doğruluk, bilimsellik ve hukuki olmak diye bir şey yok. Onların felsefesine göre layıkıyla tartışmak zaten boş bir şey. Önce bir varsayımı kabul edersin ve sonra onu anlatmaya başlarsın. AKP’liler için akış bir varsayımı kabul etmekle başlar.
Onlara göre tartışmalar sonucunda bir tür doğruya yaklaşılacağı fikri saçmadır. Bir varsayım doğru kabul edilir ve sonra bu yönde bir algı yaratılmaya girişilir.
Diyelim doğal olarak somut bir konuyu tartışmaya başladınız ve bu konuda Erdoğan’ı veyahut AKP’yi haksız bulup eleştiriyorsunuz. AKP’li yandaşların bu durumda tüyleri diken diken oluyor ve sizi Erdoğan takıntısına sahip olmakla suçluyorlar. Çünkü kendi düşünme tarzları böyle. Sizde de ancak böyle olabileceğini düşünüyorlar. Önsel olarak Erdoğan’ı seversin veya sevmezsin. Onlara göre mesele budur.
Biz herhangi somut tartışmadaki verilerden yola çıkarak Erdoğan’ı eleştiriyor olamayız. Onu sevmediğimiz için eleştiriyoruzdur kesinlikle. Peki, neden sevmiyoruzdur Erdoğan’ı? Cevapları şudur: “Siz zaten onun babasını da sevmezdiniz”.
Bu skolastik çamurdan asla çıkmak istemiyorlar. Karşılarındaki kişinin de çıkmasını engellemek için delicesine bir çaba sarf ediyorlar. Tartıştıkları kişi “hayır Erdoğan’a ve AKP’ye bir takıntım yok” demekten bir hal oluyor. Hani Lenin’in çok ünlü bir sözü var ya “somut koşulların somut tahlili” diye. Öyle yararlı ve metodik bir aktiviteyi AKP yandaşlarıyla asla yapamazsınız.
Şu anki somut koşulların ve konuların serbest değerlendirmesini yapamadığınız gibi, geriye dönük olarak da bir analiz sonucuna sahip olmazsınız. AKP yandaşları sizi tam o anda suçüstü yakalamış olur. İşte o “tam bir takıntı”dır ve “Erdoğan düşmanlığı”dır. Erdoğan’ı ya seversiniz ya da sevmezsiniz. Ya ezelden ve sebepsiz dostsunuzdur ya da düşman. Başka bir kişi olamazsınız.
Örneğin Erdoğan’ı tartışan ve eleştiren biri olamazsınız. Demek ki sevmeyen, takıntılı ve düşmansınızdır. Hele çok eleştiriyorsanız ipin ucu hainliğe kadar gidebilir. Zaten daha da zorlarsınız, terör kapsamında ele alınan bir çerçeveye yerleşmiş olursunuz.
Kayıtsız, koşulsuz sevmediysen, sevemediysen filmin sonu mutsuz bir şekilde bağlanabilir.
MHP’lilerin kullandığı biraz eskimiş ifadeyle “ya sev ya terket”.
Bu ne yaman ilişki anne.