Numan Kurtulmuş, AKP İl Danışma Toplantısı’nda, ABD Temsilciler Meclisi’nin Ermeni soykırımını ele alan kararıyla ilgili şöyle konuştu:

“Adama sorarlar. Amerika kıtasındaki Kızılderililerin milyonlarcasını kim kesti? Onun coğrafyasına kim oturdu? Siz bugün dünyanın en büyük medeniyetini kurduğunu zannettiğiniz o New York’un, Manhattan’ın, Washington’ın, o Amerika’nın içerisinde yaşayan Kızılderililere ne yaptınız?”

AKP’liler suçlandıkları zaman, bir gerginlikle bu refleksi gösteriyor. Ne var ki durum biraz karışık. Anlatmaya çalıştıkları hassas konuyu tam olarak düzenleyebilmiş değiller. Bu karışıklığı fark edemiyorlar.

Bu tarz konuşmalar “sen yaptın ben de yaparım” gibi bir savunma yapıldığı kanaati uyandırıyor ilk elden. Doğal olarak söyleyen kişiyi zor bir duruma düşürüyor. Eğer Türkiye’den yöneticiler “senin tencerenin dibi benimkinden kara” diyorsa, bu ister istemez kendi tenceresinin dibinin de kara olduğunu kabul etmektir.

Mesela birisi size hırsız dese, siz de dönüp ona “ama sen de hırsızsın” demezsiniz.

Konuları evirip çevirmekten bizimkilerin zihinsel becerileri azalmış durumda. Bıkmışlar ve artık fazla özen gösterecek bir halleri kalmamış. Şecaat arz ederken sirkatin söylüyorlar. Niyetleri bu olmasa da, kendilerini evrenselin prizmasından geçiriyorlar.

Gelgelelim bunun sonuçları pek parlak değil. ABD’nin geçmişinden ya da Ruanda’dan söz ettiğinizde sizin yaptıklarınız görmezden gelinmiyor ya da hafiflemiyor. Öyle olduğunu sanmak tam bir yanılsama.

Evrensel düzeyde iyi haberler de alıyoruz bu arada.

Yedi iklim beş kıta, kar altından uzatıyor çiçek veren filizlerini.

Tüm dünyanın üzerinde bir hayalet dolaşıyor bu kez.

Bir ara sarı yelekliydi Fransa’da.

Sonra uzaklara, Uzak Asya’da Hong Kong’da “su” gibi gözüktü hepimize. Bruce Lee’nin “su ol” felsefesinden hareketle her türlü eylem biçimini kullandı protestocular. Kâh barışçıl gösteriler yaptılar. Kâh insanları kontrol altına almak için yüzlerini tarayan mobeseleri hırpaladılar.

Hayalet Avrupa’dan eksik olmadı. Katalanlar, İspanya’da Anayasa Mahkemesi’nin, referandumda rol oynayan 9 kişiye hapis cezası vermesini öfkeyle cevapladı. Hayalet burada caddelere sığmayan uzun bir ejderha şekline büründü.

Endonezya dünyanın en büyük Müslüman nüfusuna sahip. Yeni ceza kanununda yolsuzlukla mücadelenin zayıflatılmasına ve diğer özgürlükleri kısıtlayan maddelere karşı çıktılar. İki öğrenci örgütünü sendikalar da destekliyor. Eylemler bu defa “örgütsüz” değil. Mücadeleci ve örgütlü olmanın işaretlerini veriyorlar. Hayalet, Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelere uğramaz denirken uğradı. 2019’un tartışmasız en kitlesel eylemleri olarak gözüktü gözümüze.

Lübnan nüfusu 6 milyon. Vergiler gırtlağa dayanınca bu nüfusun 2 milyonu eyleme çıktı. Şiiler, Sünniler, Marunîler, Rumlar, Dürziler, Ermeniler, Aleviler, Filistinliler ayrılığı gayrılığı bıraktı. İstisnasız bütün hırsızlara karşı, istisnasız bütün halk harekete geçti. Yakılan lastiklerin gökyüzünde yarattığı bulut kocaman bir hayaletti.

Dövüşenler de var bu havalarda ve onların muhteşem resimlerini görüyoruz.

O resimleri nakşediyoruz zihnimize.

Nakşetmemiz lazım resimleri, yazıları, haberleri, yorumları.

Hallarımızı yazacak, umudu üfleyecek bir mecraya ihtiyaç var.

Emeğinin hakkı verilmeyeni, haksızlığa uğrayanı, yoğa sayılanı, altta kalanı görecek ve yazacak bir gazeteye ihtiyaç var. Bir birleştirme ve yorumlama yöntemine. Bir yola, yordama.

O nedenle artık BirYol var.

*Hakan Öztürk’ün 06.11.2019 tarihinde BirYol gazetesinde yayınlanan yazısıdır.