Liberallerin, hatta liberal olup da birazcık solcu olanların korkunç sekter bir yanları var.

Soyutlama yapmayı sevmiyorlar. Soyutlama yapmaya çalışmak onlara tam boş bir işmiş gibi geliyor. Hele kapitalizmle ilgili soyutlama yapılıp, kapitalizmin kötü olduğunun söylenmesine tahammül etmeleri mümkün değil. Biz CEO’lardan daha mı akıllıyız yani. Hah. Ortacağ kilisesine evrim kuramını anlatıyormuş gibi olursunuz.

Hani AKP’liler ne söylerseniz söyleyin bunu Tayyip Erdoğan’ı şahsen kıskanıyor olmaya bağlıyorlar ya. Tıpkı öyle. Biz aslında pahalı araba sahiplerine hasetiz, o nedenle kapitalizme düşman oluyoruz.

Her şeye o an ve o anda gözleriyle gördükleri bir fotoğraf olarak bakarlar.

Arabaya benzin koyup, gaza basıyoruzdur. Bunun nesi kötü olabilir ki.

Gerçekten haklıdırlar.

O an arabaya benzin konulup gaza basıldığında hiçbir buzul erimemektedir.

İklim değişmemektedir. Denizler yükselmemektedir. Ormanlar yanmamaktadır.

Bunlar o an olmaz. O anki fotoğrafı çektiğinizde bunları göremezsiniz.

Zamanla olur. Evrimsel olarak olur.

Filmin sonlarına doğru olur.

*

Liberal için çok karışık konu bu.

Ne olacak?

Petrol, kömür, doğalgaz yakınca karbon salınımı artacak. Dünyaya gelen ışınlar sera gibi olan dünya yüzeyinden geri dönemeyecek.

Sonra? Gezegenimiz ısınacak.

Daha sonra? İklimler değişecek.

Liberal size kocaman bir “peeeh” çeker.

Ne var ki şu anda acı bir gerçek var. Bunların hepsi sonraki zamanlarda ortaya çıkacağı söylenen olgular değil. Ortaya çıkan olgular.

Yani artık kimsenin kaçacak bir yeri yok.

Liberalin de, doğrudan kapitalistin de, kilisenin de, AKP’nin de.

*

Şimdi ayıklayalım bakalım soyutlamanın taşını.

Bu manzara kapitalizm yüzünden ortaya çıkıyor. Şu koşullarda dahi kapitalist aktörleri durdurucu bir etki yaratamadık. Devletler, başta bizimkisi dahil olmak üzere Paris Anlaşması’na dahi imza atmıyor.

Aşağı yukarı 100 ya da indirgeme yaparsanız 15 uluslararası şirket gezegenimizin canına okumaya devam ediyor.

Kuzeyde kalan Kanada, Rusya, Danimarka gibi ülkeler buzullar erir onlara yağmalayacakları alan açılır diye seviniyorlar. Oralardan daha fazla fosil yakıt çıkarmayı planlıyorlar.

Güya bu soruna “duyarlı” olmuş olanlar ise sorunun kapitalizmle ilişkisi bulunduğunu gizlemek üzere delice bir çaba sarf ediyor.

Hala akıllanmadılar. O taş kafalarına hala bir şey girmedi.

Şu 15 şirketin sahipleri nasıldır biliyor musunuz? Şu anı dondurulmuş bir fotoğraf olarak görürler ya. Bundan daha acısı dünyanın geleceğine dair bir ikinci fotoğrafçıkları dahi yoktur. Onlar mutlak şimdinin insanıdırlar. Olsa olsa en uzak planları karlarını yüzde şu kadar yükseltmek ve diğer şirketi batırmaktır. Daha öte bir ufukları yoktur.

Devletler bile onlardan iyi diye akla gelebilir ama olamaz. Çünkü devletler de onların kontrolündedir.

Kapitalizm kendi suretinden bir dünya yaratır ve kimse bundan kaçamaz.

*

Kötü gözle bakılmıyorsa birkaç soyutlama yapacağım.

Üretilen her şeyi işçiler üretiyor ama ortaya çıkan muazzam birikime az sayıda patron sahip oluyor dediğimizde sadece etik bir sorundan bahsetmiyoruz. Bu birikime sahip olanlar diyelim ki 100 tane patron. Bu insanlar patron ve doğal olarak patron gibi düşünüyor. Örneğin, bir petrol şirketi iklim değişikliğini engellemiyor işte. Neden? Çünkü para kazanıyor. İşçiler gibi düşünmüyor. İşçilere ve topluma kalsa en sonunda iklimin değişmesini engelleyecek, engelleyebilir. Para kazanmıyor ve fiziksel olarak yaşaması için bunu yapmak zorunda. İki kategori arasındaki tarihsel fark bu.

Dünya çapında çok ağır ekonomik kriz tehlikesi. Nükleer savaş tehlikesi. Gezegenimizi felakete sürükleyen küresel ısınma ve iklim değişikliği.

Bu sorunlar ufak dokunuşlarla çözülmez.

Büyük sorunlar var. İnanılmaz büyük birçok sorunlar.

Ama onlar kadar büyük bir çözüm de var. Kapitalizm sorunu kadar büyük bir çözüm. Tek bir çözüm.

Dünya işçi sınıfı.