Eskiden, Osmanlı zamanında olsaydı Diyarbakır’da kayyım atanan illerin belediye başkanlarını ziyaret eden Ekrem İmamoğlu gibi bir insanı “pejmürde” etmek gerçekten çok kolay olurdu. Pejmürde olmayı boş verelim belki kellesi bile giderdi. Yeri gelmişken, ben AKP’nin müthiş “sosyoloji” ve bittabi tarih bilen yöneticilerine bu durumu sormak istiyorum.

İnsan şu fani dünyada kaç şeyi öğrenmek isteyebilir ki?
Bir, hangi şehirde yaşasam? İki, hangi işi yapıp gelir temin etsem? Üç, Gezi gibi bir ayaklanma bir daha ne zaman olur acaba? Şahsen bana bu üçünü bilmeye çalışmak yetiyor.

Ben AKP’nin bizi Osmanlı yapmak istemesiyle bir müşkilat yaşıyorum.

Bu arada ben AKP yöneticilerine bizi Osmanlı yapmayın demiyorum. Bir hobi olarak bizi yine Osmanlı yapsın. Sakin kafa, evinde oturup yapsın. Benim derdim hangi dönemin Osmanlısı olacağımız.

Biliyoruz ki Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye aşağı yukarı 600 yıllık bir tarihe sahip. Hem mutlak monarşi hem de meşruti monarşi dönemlerini içeriyor. Bana sorulsa, demokrasiye hevesim olduğu için yine de meşruti monarşi dönemini diyebilirim. Böyle meclisli-anayasalı. Ama herhalde Osmanlı’nın hangi dönemi yapılacağımıza karar verecek olan ben değilim. Eğer AKP’li alim yöneticiler hızını alamıyorlarsa mutlak monarşi dönemi de uygulanabilir. Neden olmasın? Eğer o muhteşem adamlar-hanımlar “hah şimdi oldu” diyecekse, içi rahat edecekse canlar feda. Tam ilk yılları gibi bile olabilir.

Eğer art niyetli değilsek, monarşinin neyini beğenmiyoruz ki? Normal ve objektif herkes doğal olarak monarşi ister.
Bizi Osmanlı yapsınlar tabi. Sadece hangi dönemi yapılacağımızı söylesinler. Tek ricam bu.

Osmanlı yapıldığımızda zaten hangi dönemi olursa olsun sorunlarımızın %99’u çözülecek bence. Eğer tam başlardaki dönem yapılırsak İstanbul trafiği sorunu bile olmayacak. Çünkü İstanbul bizde olmayacak. İstanbul yoksa trafik de yok. Çözümün daniskası. Yıllar yıllar sonra AKP İstanbul seçimlerini 800 bin farkla kaybetmiş bile olmayacak. Ne yalan söyleyeyim, ayrıntılı düşündükçe içim iyice ısınıyor bu projeye.

Dönemi belirlenecek. Varak olacak mı olmayacak mı konusu var? Bir de ne kadar sürede yapılır. Erdoğan birçok projede olduğu gibi daha kısa sürede yapılma sözü de alabilir yöneticilerden. Mahşeri bir kalabalığın önünde “şu kadar daha kısa sürede yapıyor muyuz Ahmet bey-Mehmet bey?”.

Gelgelelim mesele söyle tezahür ediyor: Hasretle o günü bekliyoruz ancak şu an Osmanlı değiliz.
Osmanlı olana kadar ne yapılacak? Fetret dönemi nasıl geçecek?
Tatsızlık burada çıkıyor işte.

Her şeyi bir kenara koysak ve hiçbir şey olmasa CNN Türk diye bir televizyon kanalı var. Oraya yandaş gazeteciler, yandaş uzmanlar ya da yandaşlık uzmanları çıkıyor. Bu yandaşların Diyarbakır’da gerçekleşen ziyareti anlatıp bunu terörist faaliyet suçlamasına bağlamaları gerekiyor.

Hadi delikanlı olan bağlasın. Mevzuatta bir sorun yok. Programın süresinde bir sorun yok. Yandaş bulmakta da bir sorun yok. Hepsi mevcut. Gani gani var.
Ama Türkçe denilen bu namuslu dilin gramer yapısı, bu yalanı kıvırmaya uygun düşmüyor.

O yandaşları sevmiyorsunuz değil mi? Öyle düşünmeyiniz. Varın bir dinleyiniz. İçiniz sızlar içiniz. O yandaşların yaşadığı dramı yüreğinin dibinde hissetmeyen bu vatan evladı olamaz.

Başlıyor cümleye nur yüzlüm.

YSK herhangi bir teröristlik suçu tespitiyle seçimlere girmekten alıkoymasa da, seçildikten sonra mazbatayı verse de, seçildikten sonraki kısa bir süre içinde terörist olan kişilere yardımcı olma eğilimine girdikleri varsayıldığı için İçişleri Bakanlığı tarafından yerine kayyım atanan belediye başkanlarını ziyaret ederek terörizme dolambaçlı yoldan bu en büyük desteği veren Ekrem İmamoğlu pejmürde edilebilir. Bu gayet normaldir. İçişleri Bakanı bu kişiyi pejmürde etmeye kalkışmayacaktı da ne yapacaktı? Pejmürde etmesinler de beslesinler mi? Pejmürde etmek bu ülkenin değerlerinde, medeniyetinde ve “sosyolojisinde” vardır. Kimse kusura bakmasın. Hayt. Ünlem. Nokta.

Buyurun kardeşim metin bu. Tekst bu. Hadi çıkın programda bunu okuyun.
Ama dikkat edin içli olacak, duygusal olacak, inandırıcı olacak. Algıyı ve coşkuyu verecek. Aniden şaşkınlığa ya da içten patlamalı bir gülmeye yol açmayacak.
Şunu düşünen var mı? Hadi bu insanlar gramer yeterli gelmese, kelimeler kifayetsiz kalsa da çıkıp anadilinde bir varını yoğunu ortaya koyacak. Bu güzel. Onurlu. Tamam.

Peki ey vicdan sahipleri!

Bu cefakar, bu vefakar, bu fedakar yandaş insanların tiyatro eğitimi var mı?

Sorarım size bacılar kardeşler…

Bu insanlar çıkıp CNN Türk’ün sahnesinde o saçma metni nasıl oynayacak?

Hepimiz görüyoruz bazen hebülüp derken, kübülüp deyiveriyorlar. Bu insanlar Hollywood yıldızı mı? Çıkıp rol yapamadıklarında, rezil olduklarında hepimiz üzülmeyecek miyiz?

O yandaşlar milli servet değil mi?