Seçimler konusunda hala bir “itiraz senaryosu” bulunması kaydıyla sona gelindi.

İşçi sınıfına yönelik saldırıyı püskürtme mücadelesine başlamalıyız.

Bütün liberal hikâyeye rağmen devlet bankalar aracılığıyla özel şirketlerin borçlarını üstlenmeye hazırlanıyor. Hazır seçimler yokken emekçilerin tırnak ile diş ile oluşturulmuş bütün hakları tırpanlanmaya çalışılacak. Bunun en önde gelen maddesi kıdem tazminatı hakkının gaspı.

AKP sınıfsal bakış açısını hiç ihmal etmiyor. Asıl unutamadıkları kin, işçi sınıfına. Neden militanlarına “kininizi unutmayın” diyor Erdoğan konuşmalarında? En yeniyetme bakanları bile çıkıp büyük bir şehvetle konuşuyor. İşçilerin kıdem tazminatı birikimlerini, bireysel emeklilik sistemiyle birleştirip bir fon yaratmaktan bahsediyorlar. Bu fon en sonunda alavere dalavereyle yandaş sermaye gruplarına aktarılacak.

İşsizlik Fonu örneğinden bunu çok iyi hatırlıyoruz. İşsiz işçilerin birikimi olan kaynak, işçiler yerine işverenlere güle oynaya transfer edilmişti.

AKP’nin kabiliyetten hiç nasibini almamış bakanları, merak etmeyin.

İşçi sınıfının gür sesini çok yakında duyacaksınız.

*

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu son açıklamasında S-400 sorunuyla ilgili şöyle konuştu:
“Biz eğer NATO üyesiysek NATO’nun da endişelerini dikkate almamız lazım. Bu konuda Türkiye’nin dikkate almadığını söylemek doğru değil. Biz bu konularda her zaman hassasız.”

Bu beyanat bugüne kadar ifade edilenler arasında ABD’yle en uzlaşma arayan söz oldu.
Bu aşamaya kadar duyduğumuz açıklamalar çok belirgin olarak “o iş bitmiştir, S-400 anlaşması yapılmıştır” yönündeydi.
Bu tutumun devamı gelirse son zamanlarda Erdoğan çizgisinin yaratmaya çalıştığı bölgesel ittifaklar ilişkisinin çeşitli yönlerden değiştiğini görüyor olacağız.

*

Seçimler süreci ve sonu, iyi bir şeye vesile oldu.

Aynılar aynı, ayrılar ayrı yerde bloklaştı kelimenin tam anlamıyla. Türkiye solundaki karışıklık azaldı. Herkesin ne söylediği ya da ne söylemeyi arık geride bıraktığı iyice kristalize oldu.

İşçi sınıfı, özel mülkiyetin mülgası, politik program, parti gibi konuları önemli bulanlarla, önemli bulmayanlar arasındaki mesafe açıldı. Aramızda artık daha anlamlı, dayanakları olan ve sonuca ulaşan tartışmalar gerçekleşebilme imkânı arttı.

Solun bir kısmı tartışmayı da gereksiz buluyor ama olsun.

*

Bir Parti var, Emekçi Hareket Partisi.

Kendi gücünden başka güçlere bel bağlamadı. Kendisi çabaladı.  İşçi sınıfının burjuvaziden, devletten ve sosyalizmi hedeflemeyen örgütlerden ayrı, bağımız bir partisi olduğu iddiasını sürdürdü.
Gelinen aşamada Parti’nin görevi nedir?
Parti yerel yönetim seçimlerinde devrimci politik programını ileri sürmüş, kılıcını atmıştır.
Bu girişimin mümkün olabileceğini dosta düşmana gösterdi. Daha yüksek oy aldığı yerler emekçi semtleridir. Şimdi başka bir döneme geçiyoruz. İşçi sınıfının kıdem tazminatını gasp ettirmemesi için harekete geçmesi ve örgütlenmesi sağlanmalıdır. Şimdi işçi sınıfının hamlelerine yoğunlaşmanın ve en geniş işçi örgütlenmelerini yaratmanın zamanıdır.

Başlangıçta belli merkezlere yoğunlaşmak ilk adımları atmamızı sağlayabilir. Şu anda öne çıkan işyeri direnişi ve grevlerinde dayanışma faaliyetlerinin gerçekleştirilmesine ihtiyaç var. Eğer işçilerin direnebilmesini istiyorsak, onların maddi ve manevi olarak ayakta kalmalarını sağlamalıyız.

İlk tutunma noktaları böylece güçlü bir şekilde oluşturulabilir.

Başlamak bitirmenin yarısıdır.