Birçok çizginin kesişme noktasına doğru gidiyoruz.
31 Mart’ta yerel seçim sonuçları ortaya çıkacak. Anketsiz adım atamayan, anket sonuçlarını her şeyin üstünde tutan AKP ekolü, anketlerden şikayet etmeye başladı. Neden? Çünkü bu kez sandıkta hile yapmaya daha çok kilitlenmiş durumdalar. Sonuçları kendi lehlerine değiştirip “gördünüz mü anketler doğru değilmiş” diyecekler. Ancak şu tarihsel gerçek değişmez, seçimlerdeki manipülasyonlara dayanarak sonuna kadar götüremezsiniz. Seçimler hakim sınıflar için de çok acı gerçekleri yansıtır.
Hile yapmadan, zor kullanmadan, “sonuçları ağır olur” tehditlerinde bulunmadan bir ülkeyi yönetemiyorsanız gidişat hiç iyi değil demektir. Halk güçleri çok uzun zamandan beri en ağır koşullara dayanıyor. AKP iktidarda olmasa altı ay bile ayakta kalamaz. Sadece kocaman bir çıkar grubudurlar artık.
AKP’nin derdi dağlardan büyük. Seçim sonuçları istedikleri gibi olsa dahi düze çıkamayacaklar. Ülke koşullarının en genel istatistiğini söyleyecek olursak, bu ülke onlara beş yılda altı tane seçim yaptırmak zorunda bıraktı. Bir iki puan farkla sözüm ona seçim kazanıyorlar ve fakat işler asla rayına girmiyor.
*
Seçimi kazansalar da dış borçlar silinmeyecek. Seçimi kazansalar da enflasyon ve işsizlik düşmeyecek. Seçimi kazansalar da Kürt meselesi çözülmüş olmayacak. Seçimi kazansalar da Ortadoğu’daki başarısızlık örtülemeyecek.
Ülke ekonomisi için eğer IMF çözüm olarak düşünülüyorsa, oranın inisiyatifi ABD’nin elinde. Ekonomi konusu IMF’ye, IMF konusu ABD’ye, ABD konusu da uzun menzilli hava ve füze savunma sitemi konusuna bağlanıyor. Yani Rusya’dan alınması sürecine girilen S-400 sistemi konusu. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) sözcüsü Charlie Summers diyor ki: “Ankara’nın Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi alması hâlinde bunun askeri ilişkilerimiz açısından ağır sonuçları olur. F-35 ve Patriot’ları almazlar.” Daha beter bir Brunson vakası. Brunson ikileminde sadece ABD ile arayı bozmak ya da bozmamak vardı. Burada S-400 derseniz ABD ve ekonomiyle aranız bozulacak. Patriot derseniz Rusya’yla ve Ortadoğu’daki ittifaklarınızla.
Bu tablo idare edilebilecek bir tablo değil. Ya harro ya marro tablosu.
*
Seçimlerden hemen sonra buna karar vermek zorundasınız.
Sonuç Patriot’sa onu üretenlerin Suriye’deki müttefiki olan Kürt hareketiyle ilişkinin niteliği ortada. Suriye’deki Kürt hareketiyle ilişkiler değişirse, Türkiye’dekiyle ne olacak? Türkiye’deki Kürt sorununun ele alınışında bir “normalleşme” söz konusu olursa, ulusalcılarla durum ne olur? MHP bir tür “normalleşme”ye nereye kadar razı gelir? Rusya’yla ittifak, Ortadoğu’da yer tutma, ulusal sorunu çözümsüz bırakma yaklaşımları akamete uğratılmış ordudaki ulusalcılar bu ilerleyişe ne cevap verecek?
Tercih S-400 olduğu takdirde bütün olup bitenlerin yanı sıra, ABD eski AKP’li bir kesimi iktidar alternatifi olarak öne sürerse ne olur?
Bunların hepsi, yanıtlanması son derece zor sorular olarak bekliyor.
*
Bu zorluklar anlamında, Türk-İslamcı zihniyetin evet bir beka sorunu var. İktidardalar ama iktidarları tam bir kristal vazo gibi kırılgan. Birkaç büyük şehirde seçimleri kaybetmeleri dahi onları çok sarsacak. Patriot almaları ya da S-400 almaları da çok sarsacak.
Hayat olduğu gibi devam etse, hiçbir şey onlara değmese dokunmasa da çok sarsılacaklar. Çünkü dünyaya dair bir hazırlıkları yok. Bütün arsaları binaya, bütün okulları imam hatip liselerine, bütün kaynakları mermi ve bombaya dönüştürerek devam edebileceklerini sanıyorlar. Buna imkân yok.
Beka demek, arta kalma, bakiye, kalıcı olma demek. Kalıcı olamayacaklar.
Anadolu, Trakya, Mezopotamya tarihinin bakiyesi olan halklarla araları hiç iyi değil.
Şehirleri tüketiyorlar, kaynakları tüketiyorlar. Var olanı arttırabilecek bütün insani yeteneklere uzaklar. Kötü gözle bakıyorlar. Değerin üstüne değer koyan, artı değeri üreten, bakiyenin asıl yaratıcısı olan işçi sınıfıyla yaka yaka geliyorlar her gün.
Bir bakiye yok. Bakiye yoksa, beka da yok.