Birleşik Haziran Hareketi ülkenin her yerinde kurulmaya devam ediyor.

Yapılanların hepsi zorunlu temel hareketler.

Daha siyasi hareketlere başlanmadı.

Doğru bir havuzda su birikiyor. 

*

Hemen ne olacak diye çok sıkışıklık yaratmaya hiç gerek yok. Büyük eylemler yapılmadan senelerce beklenebildi. İşçiler öldü harekete geçilemedi, kadınlar öldü harekete geçilemedi, dağlarda gençler öldü harekete geçilemedi.

Şu anda bütün temel konulara el atabilmenin eşiğindeyiz.

Bunun eşiğinde olan Haziran Hareketi’dir.

Çünkü bu görevleri kategorik olarak önüne koyan odur.

Bu görevleri ülke çapında ele almak ve almamak…

İşte bütün mesele budur. 

*

Haziran Hareketi bu ülkenin büyük ve ana sorunlarına el atabilmek niyetiyle kuruluyor.

Bundan sonra sadece üniversitelerde kültürel çalışmalar yapmakla sınırlı kalmayacağız. Sadece bir semtin yeşil alanını korumakla yetinmeyeceğiz. Sadece bazı mahallelerde muhtarlık çalışması yapmakla yetinemeyeceğiz.

Şunu çok açıkça görmeliyiz. Sadece bunu diyor olmak bile bütün daha önce takılıp kalınan sınırlılıklardan kopuştur.

Daha önceleri değil kopuş bu sınırlılıkların kendisi idealize ediliyordu.

Kendi yağıyla kavrulmak, iğneyle kuyu kazmak o zamanları terminolojisidir.

Tam bir “yalnız ve güzel ülkem” estetikleştirmesi.

Gerçek sol imgelem ise mücadele için iğne değil kaldıraç kullanılmasıdır.

İcabında POMA. 

*

Ama efendim birlik olunca, bozulabiliyor.

Evet ama bozulmayadabiliyor.

Zaten birlik olmayıp tek örgüt olunca da her şey bozulabiliyor.

Öyle olmadı mı? Peki sorun nedir?

Bence iki sorun var. Birincisi “yeni bir Atatürk’ün gelmesi sendromu”. Bu normal toplumumuzdaki insanların sendromudur. Aynısı en ufak bir fark olmamak kaydıyla solcu arkadaşlarımızda var. Daha bilenen kültürlü versiyonu ise “Godo’yu beklemek”tir. İkisi de aynı şey aslında gelmeyecek şeyi yata yata beklemek.

İkincisi “vurdu mu oturtan büyük ve güçlü tek bir örgütün ortaya çıkması sendromu”. Bu ise aslında “Atatürk’ü ya da Godo’yu bekleme”nin sadece kolektif versiyonudur.

Her ikisi de idealizasyondur.

Zaten Atatürk bile öyle gökten zembille gelmemiştir.

İttihat ve Terakki’nin, kongrelerin, meclislerin, dengelerin ürünüdür.

Muhteşem bir örgüt gelmesini beklemek için bile, diyelim ki Bolşevikler öyleydi…

Büyük grevler, Narodniklerle tartışmalar, Rusya çapında yayın çıkarmalar, işçi ve asker şuralarından geçmek lazım. 

*

Bakın tekrar tane tane sayıyorum.

İşçi ve asker şuralarında ya “sorun olursa” diye kaygı olmaz.

İşçi ve asker şuralarında “ego” varmış diye konu olmaz.

İyiye doğru gidecek örgütün kendisi de bu şuralarda yer alır.

Şura da vardır Leninlerin örgütü de.Lenin bunu bir karşıtlık olarak koymaz.

Hatta bütün iktidar onlarda olsun dediğinde, kastettiği şuralardır. Mevcut kendi örgütü değil.

Yine mi olmadı? Yine Rus gibi mi konuştum?

Ne diyeyim? Allah iyiliğinizi versin.

Hakan Öztürk / hakanozturk1871@gmail.com / 2014.11.26