Hakan Öztürk / hakanozturk1871@gmail.com / 2014.10.15

 

AKP “Yeni Türkiye” derken en eski Türkiye’nin orman kanunlarını kanunlaştırmak üzere harekete geçti. AKP’nin kötülüğünü anlatabilmek için örnek göstermek imkansız bir iş. AKP’nin yönetici takımını tatmin edebilecek hiçbir şey yok. Şuna emin olunuz, çok belli bir şekilde IŞİD’e özeniyorlar.

Şimdi “vur emri” mahiyetinde yasalar çıkarmakla meşguller.

Bu ve buna benzer yasaların defalarca çıkarıldığının farkında bile değiller. Tam bir şuursuzluk içindeler. Tarih bilinçleri yok. Ağır baskı yasalarıyla herkesi mum gibi yapacaklarını sanıyorlar.

Gezi’de halk mum gibi oldu mu? Olmadı.

Kobanê eylemlerinde mum gibi oldu mu? Olmadı.

Kobanê de IŞİD’e rağmen, katliam tehdidine rağmen insanlar mum gibi mi? Değil.

Eğer durum böyleyse AKP ne yapmayı düşünüyor.

Ne kozu kaldı? Yasalar da yetmezse AKP’nin ne kozu var?

İç savaş mı? Kürtlere, Alevilere soykırım, sola katliam mı? Sonra da bir ortaçağ devleti mi?

Söylemeye dilim varmıyor ama başka bir mantıklı sonuç yok.

Peki AKP’liler bu kadar delirmiş ve bu kadar akılsız olabilir mi?

Olabilir.

Bütün faşizmler böylesine akılsızdır. Bütün dünya savaşları delice.

Dünya kapitalizminin aklı başında olduğunu hiç kimse, hiçbir vakit için söyleyemez. Dünya kapitalizmi kan ve gözyaşının tarihidir ve hep onu vaat eder.

Peki AKP bu kadar dolu dizgin çok büyük katliamlara doğru giderken, çok daha az bir güç kullanımıyla askeri mekanizma iktidarı kolayca alamaz mı? Elbette ki alır ve bunun sonucunda büyük bir meşruiyet edinerek geri gelir.

Askeri mekanizmanın darbe yaptığı hiçbir dönemde AKP’nin önümüzdeki zamanlarda yaratmayı düşündüğü kadar uygun, kanlı bir zemin yoktu. O zaman darbe yapmış olanlar, şimdi neden yapmasın.

*

Koskoca bir Kürt nüfusunu, koskoca bir Alevi nüfusunu, koskoca bir Gezi nüfusunu katlederek hiçbir meseleyi çözemezsin.

Bir ülkenin yüzde ellisi katledilemez.

Sorun budur.

Öldürmeye kalkıştığın o insanların ruhu bile seni dumanıyla boğar.

*

Efendim neymiş, insanlar Diyarbakır’da insanlar kendi dillerinde eğitim istemişler.

Kendilerinin olmayan hiçbir yeri fethetmek istememişler.

Hiçbir insanı kendi inançlarından olmadığı için linç etmek istememişler.

Bu mu olacak Kürtlerin ölümüne ferman çıkarttıran suç?

Bu nedenle mi iç savaş çıkartılacak?

Bu nedenle mi soykırım yapılacak?

IŞİD’ciler tırdan indirdiği şoförlerin Nusayri olduğunu öğrendiği zaman, onları oracıkta öldürünce suç olmuyor da...

Sabah namazının rekatlarını bilemeyenleri kurşuna dizince suç olmuyor da…

Kendi dilinde eğitim istemek mi suç oluyor?

Peki, ben size bir de şöyle bir soru sormak istiyorum?

TOMA’lar kolay yanar mı?

Evet bildiğimiz TOMA kolay yanar mı?

Yanmaz değil mi?

Ama yanıyor işte. Diyarbakır sokaklarında saklambaç oynaması gereken küçücük çocuklar, o koca TOMA’ları yakıyor.

O mum gibi olacağını zannettiğiniz çocuklar, TOMA’ları çıra gibi yakıyorlar.

Onları yakaladığınızda görüyorsunuz küçücükler. Vurulacak yerleri bile yok. Hatta ağlıyorlar.

Ama yine de TOMA’larınızı yakıyorlar?

Bir yerine, beş TOMA almaktan bahsediyor 23 Nisan başbakanı.

Beş değil, onbeş TOMA alsan da bu durum değişmez. Böyle söylersek başbakan çok derin ya, onun da çaresini biliyor. Beş TOMA sorunu çözmezse, beş tank gündeme gelir, demek istiyor herkese.

Bak küçük Tayyip!

Saklambaç oynaması gereken çocukların üzerine gönderilen tankların, daha sonra nerede duracağı belli olmaz.

Tanklar bu ülkede büyük bir orman yangınıdır ve şunu bil ki...

O yangını körükleyenler saçından tutuşur.