Son günlerde çok sık anılan 90’lı yıllarda, Özgür Gündem gazetesinin unutulmaz manşetiydi bu sözler. Kürt halkı, bugün olduğu gibi açıkça ya da derin devlet eliyle gizli gizli her gün evlatlarını kaybediyor, bir halk varlığı için direniyor, her gün ateşle sınanıyordu.

Kürt halkını yok saymak için o ateşleri yakanlar, sonraki zamanlarda hayatlarını rahat yaşayamadılar gerçekten.  Evet, Tansu Çiller, Mehmet Ağar ve devamındaki çeteler, hala hak ettikleri cezayı almadılar, bu yüzden de bugün yine JİTEM sahneye çıkabiliyor. Ama o günlerde insanlık suçlarına karışmış olanların bilcümlesini, Cumartesi Anneleri dünya aleme duyurdu, hiç biri rahat uyku uyuyamıyor artık.

*

Erdoğan, Türkiye tarihinde çözülmemiş sorunları çözerek ilklere imza atacaktı ama döndü dolaştı Çiller’i geride bırakan bir yere vardı.

Çiller’den tehlikeli işlere kalkışıyor,  bu anlamda ilklere imza atıyor gerçekten:

“Barış” sürecindeyken, savaş açmak bir ilk.

Bir gün içinde, yirmi bir cana kıyılması da.

Ve Diyarbakır’da 90’larda bile olmayan darbe koşulları.

“Ergenekon” u yargılayıp şimdi Ergenekonlaşmak da bir ilk.

Dış politikada varılan yerin, üç sınırımızda IŞİD denen barbarlar ile komşuluk olması,

IŞİD denen vampiri, tır dolu silahlarla beslemek, “öldürüyor ama işkence etmiyor” diye savunmak bir ilk.

Kobanê direnişiyle ilgili konuşurken, bugün Mehdi Eker’in yaptığı gibi gerçek mermi ile öldürdükleri insanları, utanmadan eliyle ateş etme işareti yaparak anlatmak da.

“Kamu malından” söz edip, kendine devasa ve lüks cumhurbaşkanlığı konutu yaptırıp görgüsüzce bütün ışıklarını yakıp gözümüze sokmak bir ilk. O “kamu mallarının” bakanlarının kolunda saat, kızının villasında havuz, sıfırlanamayan paralar olması hele, hiç görülmemiş bir ilk.

Bu ilkler halkların hafızasına çok fena yazılıyor. Bu sefer 90’lardaki gibi olmayacak; Kürt halkının mücadelesi bambaşka bir noktada. Ve batıda Gezi ruhunun kaybolmadığını gösteren, Kobanê için toplanan binler var. İşte bu da ilk.

*

Kadınların da bazı ilkleri var: modern zamanlarda, barbar dönemlerin zihniyle davranan IŞİD kadının varlığına savaş açmanın silahlı temsilcisi, AKP de meclisteki siyaseti temsilcisi.

Kadın cinayetlerinin devam etmesinin başlıca sorumlusu AKP için, onsan daha kötüsü ancak IŞİD olabilir diyorduk. Şimdi ikisinin kadın düşmanlığında da nasıl kol kola olduğu açıkça ortaya çıkıyor.

IŞİD’in kadınlara verdiği zarar henüz ölçülemiyor bile. Binlerce tecavüz, ölüm, kölelik, faili meçhul var. Kobanê’de kadınlar, insanlık ve kadınların varlığı için direniyor. Bu uğurda can veriyor.

Asla yalnız değiller.

Bizim burada;batıda kadınların hayatını kurtarmak için mücadelemiz ile Kobanê’de kadınların varlığı için direnen kadınların mücadelesi kardeştir. Cesur kadınların mücadelesi ve dayanışması ile bir gün, kadınları, çocukları, halkı ateşe düşürenlerin kendileri de yanacak.