Hakan Öztürk / hakanozturk1871@gmail.com / 2014.10.08

Katliam tehdidiyle kuşatılmışlarken bile Kürtlere kızacak bir şey bulmayalım abiler ve ablalar.

Gelişmeleri şu an itibariyle tekrar ele alalım.

Bu güne kadar doğru kabul ettiklerimizi tekrar bir gözden geçirelim.

Herkes görüyor işte. Kobanê’de yok edilmeye çalışılan bir halk var. Kendi evlerinde, kendi köylerinde, kendi kentlerinde durup otururlarken saldırıya uğruyorlar.

O derece suçsuz ve haklılar.

Buna karşılık Türkiye’dekiler ne yapıyor? Kardeşlerinin, akrabalarının tamamen katledileceği korkusuyla çığlık çığlığa eylem yapıyorlar.

Yani bir şehir kuşatılıp içindeki herkes, tek kişi sağ kalmayacak şekilde öldürülecek. Çırılçıplak soyulup kurşuna dizilecek. İnsanlar kafasına demir çubukla vura vura öldürülecek.

Bunları düşünerek siz ne yapardınız?

Ama efendim ATM’ler kırıldı, ama efendim araçlar yandı…

Kobanê’de koskoca bir kamu yok edilirken, hala “kamu malı” diyorlar

Hay kamu malınız batsın.

Viran olsun.

Kobanê'dekilerin kamu malı kadar değeri yok mu?

Diyarbakır sokaklarında yobazlar tarafından kurşunlanan gençlerin kamu malı kadar değeri yok mu?

Onların canı kamunun canı değil mi?

*

Tamam ama o gençler Atatürk büstlerini yaktı.

Demirtaş açıklama yaptı hiç dinlemediniz mi peki? Bizim hiçbir alakamız yok, dedi. Kınıyorum, dedi. Bu bir provokasyondur, dedi.

Duymadınız mı?

Hatalı bir şey söylediğini düşündüğünüzde harf harf takip ediyorsunuz ama tam derdini anlatacakken iki elinizle kulaklarınızı kapatıveriyorsunuz.

De ki bir genç insan da bu hatayı yaptı. Yapamaz mı? Yapabilir?

Bu sadece bir hatadır.

Bu bir İstanbullunun yaptığı gibi bir hatadır, bu bir Ankaralının yaptığı gibi bir hatadır, bu bir Elazığlının yaptığı gibi bir hatadır.

Bir Diyarbakırlının tek bir hatası hemen yüzle çarpılmaz.

Bir düşünün bütün diğer şehirlerin Diyarbakır’a olan hatalarını.

Diyarbakır cezaevini düşünün. Bakın biz bayramlarımızı kutluyoruz onların senelerce Newroz’larını kutlayamadıklarını düşünün. Newroz için “w” harfinin bile onlara verilmediği düşünün.

Bu etkilerin hiç tepkisi yok mudur sizce?

*

Atatürk seven ve aynı onun gibi ağaçları çok seven insanlar.

Tayyip Erdoğan gaddarı Gezi’deki fidanları kesip, yerine AVM yapmak istediğinde sizler de olmak kaydıyla hepimiz, yeri göğü inletmedik mi?

Her yere barikatlar kurmadık mı?

Her yere yazılar yazmadık mı?

Bütün öfkemizi Erdoğan’a en sert bir şekilde yansıtmadık mı?

Günlerce gaz fişeğiyle kafasından, plastik mermiyle gözünden vurulan çocuklar, “yapmayın” dediğimiz halde, arabaları ters çevirmediler mi?

O çocuklar bunu ezelden beri “kötü çocuk” oldukları için değil, devlet eliyle ezelden beri ezildikleri için yaptılar.

Kendilerinin ezilmelerine bir tepkiydi bu.

Ağaçların ve çimenlerin ezilmesine tepkiydi.

Gezi’deki ve Diyarbakır’daki çocukların hiçbir farkı yok.

Hepsinin kocaman gözleri siyah, mavi, kahverengi ve ela.