AKP bastırdıkça bastırıyor.
Dindar nesil istiyor, kindar nesil istiyor.
Tiyatroculara “sanat sizin tekelinizde mi?” diyor.
Değil mi ya? Sanat sanatçıların tekelinde olmamalı. Oturup sanatın nasıl yapılması gerektiğini AKP hükümetiyle görüşmeliler yani. Bu konuda bir konsensus sağlanmalı.
Neden tiyatrocular bu kadar sekter oluyorlar? Neden bu kadar katılar?
Bir onlardan bir AKP’den olsa, ortası bulunsa ne olur sanki?
Tam Mahmutpaşa esnafı.
Olmazsa ne olur?
Tiz yıkın şu ucubeyi!
Heykeller yıkıldı, romancı Paul Auster’e cahil adam denildi ve en sonunda sıra geldi tiyatroculara.
Bunlar da tam despot canım.
Tayyip Erdoğan kendi familyası dışında kime baksa ucube, cahil ve despot görüyor.
Daha önceki muhaliflerini hep ideolojik bulurdu, bunlar da estetik işte.
Oysaki Tayyip asla ideolojik ve estetik değildir. O tam bir çıkarcıdır.
Bütün bunlara karşı tiyatrocu kardeşlerimiz ne yapıyorlar? Diyorlar ki:
- Muhafaza (kâr) sanat olmaz.
Bir ömür boyu mesaj vermekten kaçınan gelenek, kılıçtan keskin mesajlar veriyor.
Yine de geç osun da güç olmasın.
Duygular iyidir ama mesaj, akıl ve fikir de iyidir.
İdeallere sahip olmak da iyidir, ideolojiler de.
Sadece tütün, şeker, kâğıt fabrikalarının özelleştirilmesiyle kalınmıyor bu ülkede…
İşte şu gün Şehir Tiyatroları’nın da özelleştirilmesi gündeme alınıyor.
Özelleştirme uzak bir ideolojik kavram değil elbette. Dikkat ederseniz Tayyip Bey tiyatrocuların eylemlerinden sonra büyük bir öfkeyle, döver gibi söyledi özelleştirme işini.
Özelleştirme tiyatrocular için tam bir ceza.
Bakanlar kurulunda resmen karara bağlanacak ve tiyatrocuların yüzüne bir tokat gibi patlayacak.
O zaman görecekler günlerini.
Şöyle bir işsiz kalsınlar da, ondan sonra bakalım bir daha “kibirli” olabilecekler mi?
AKP’liler özelleştirmelerin işsizlik olduğunu nasıl da biliyor.
Nasıl da biliyorlar özelleştirme denilen yağmacılığın insanları ezip geçtiğini.
Yoksullaştırdığını, güvencesizleştirdiğini, örgütsüzleştirdiğini.
Hâlbuki yıllarca özelleştirmelerin insanlarımız için ne kadar iyi olduğunu anlatıp durdular.
Şimdi ise Tayyip Bey öfkeden deliye döndüğünde “sizi özelleştireceğim” diye son noktayı koyuyor.
***
Tiyatrocu kardeşlerimizin artık mesaj kaygısı var ama genel olarak Türkiye solunun yok.
1 Mayıs alanına gelen birçok grup, adını pankarta yazıp gelmiş durumdaydı.
- Topluma bir mesajınız var mı?
- Yok. Bizim bir mesaj kaygımız yok.
Sol örgüt değil, yüksek ruhani sanat üreticisi mübarek.
Güncel siyaset konusunda söz söylemeyen sol, 1 Mayıs alanına da kendini öyle yansıttı.
***
İktidar mücadelesinin ittifakları arasında son derece geniş davranıp, şu anda doğada rastlanamayan “milli burjuvazi”yi bile sayanlar hala var. Bu kardeşlerimiz, kuruyemişçi-tuhafiyeci-gömlekçi esnafın kepenklerine boydan boya teşkilat isimlerini yazdılar.
Bu nasıl bir ittifak ilişkisidir hiç anlayabilmiş değilim. Eğer esnaf da ittifaklarımızın arasındaysa “neden bu insanların dükkânlarının kepenklerine isim yazıyorsunuz?” diye sormadan edemiyor insan.
Mesaj kaygısı yok.
İttifak kaygısı yok.
Kaygısızlar.
hakanozturk1871@gmail.com / 09.05.2012