Zor zamanlardan geçiyoruz.

Bütün dünya ve ülke konjonktürü gelip getirip bu tek adam rejimini karşımıza dikmiş durumda.

Buna bir cevap bulmamız gerekiyor.

Çeşitli tepki biçimleri var. Bunlardan biri, işin özünü ve köklü çözümü bilme iddiasındaki tepki. Bir sistem sorunuyla karşı karşıyayız ve sistem alaşağı edilirse sorun çözülür. Neden topyekûn bir çözüme gidilmesin? Zaten o zaman ne sömürü düzeni kalır, ne halkların cenderesi, ne de Saray rejimi.

Alis harikalar diyarında.

Zaten koca toplum üretim tarzını yerle bir etmek üzere bizim bir işaretimize bakıyor, biz de o işareti vermekte nazlanıyoruz.

Köklü çözüme gitmek isteyebilirsiniz ama tarihte bunu çoğu zaman yapabilecek imkanlara sahip olamazsınız. İçinden çıkılamayan büyük sorun budur. Mücadele, bu sorunun üstesinden gelmeye çalışmak mücadelesidir.

*

Bir dikta rejimi varsa, ikinci Gezi Direnişi’ni başlatalım o zaman denilebilir mi?

Elbette denilebilir ama Gezi Direnişi gibi bir mücadele, biz “hadi başlasın” dediğimiz zaman başlamıyor. Zira o direnişin kendisi de biz “hadi başlasın” dediğimiz zaman başlamadı. Büyük bir direniş ya da kalkışma temennisinde bulunup yerine oturmak, en yanlış davranış kalıbının ta kendisi.

Olursa hepimiz için mutluluk verici ama halk sınıflarının bu yönde bir isteği ve canlılığını gözlemlenmiyor.

Peki, büyük bir direniş kendiliğinden ortaya çıkıvermezse başka seçenekleri deneyecek miyiz, denemeyecek miyiz? Hayati soru bu. Buna cevap, denemek yönünde olmalı. Denemeye mecburuz.

Normal şartlar altında AKP seçimler aracılığıyla yenilgiye uğratılabilirdi. Ne var ki onlar her aşamada şartları demokrasi isteyenler aleyhine bozarak yürüyorlar. Seçim güvenliği ilke ve uygulamaları en ağır şekilde çiğneniyor. OHAL atmosferinde seçimlere gidilmesi şu an hükümet edenlerin aleni tercihi.

Seçimlerin doğru düzgün yapılabilmesine nasıl etki edilebilir?

Sosyalistlerin ve HDP’nin seçimleri artık dikkati almadığını açıklaması bir etki yaratır mı? Yaratabilir ama sonuç alıcı etkiyi yaratamaz. Solcuların çok sevdiği yersiz tabirle, tarihe bir not düşülmüş olur. Solun görevi asla değişik biçimlerde tarihe bir not düşmekle yetinmek değil, tarihi değiştirmektir.

Seçimleri dikkate almamak, bu tutumu CHP de benimseyecek olursa büyük bir etki yaratabilir. Bu durumda CHP ve HDP benzer bir tutum alarak meclisten çekilebilirler. Bu ortak politik hamlenin yapılması başarılabilse çok fazla ihtimale imkân doğar. AKP her yönden gerçek bir basınca maruz kalır.

Bu tutumun bir ürünü olarak seçim güvenliğinin görece sağlanabildiği bir yola girilebilir ve seçimler gerçekleşir. Secim güvenliğinin sağlandığı ortamda AKP hükümeti iktidardan uzaklaştırılabilir.

Buna CHP yanaşır mı? Yanaşmayabilir ama gelişmeler onu da bu yönde davranmaya itecektir.

Meclisler tarzında ara örgütlenmeler gerçekleşebilirse buraya katılan genel kitleye ve CHP tabanına bu hareket şeklini anlatmak mümkündür. CHP tabanının yaratacağı gerilim yönetimin üzerinde belirleyici olabilir.

Mevcut kompozisyon içinde CHP çok önemli bir konumda. Sosyalistler ve HDP atılacak bütün adımlarda CHP ile nasıl yürüneceğini hesaba katmalı. En azından bir tür olağanüstü rejimle karşı karşıya olduğumuzu kabul ediyorsak bu memleketin “sosyal demokratlar”ı ittifak edilmesi gereken aktör olarak görülmeli. CHP zaten şöyleydi böyleydi diye uzak durulan bir politik tavır kabul edilemez. Haklı da olsa, CHP’yi beğenmeyecek olanları hemen sonrasında bekleyen tehlike, bir tür dikta rejimidir.

*

Bu anlattıklarım uzun iş diye düşünüyorsanız, maalesef bunun kısası yok.

Bunların hiçbirisi olmadan, bir seçimle de karşılaşabiliriz. Olmaz mı diyorsunuz? Mesela en son referanduma OHAL koşullarında gittik.

Seçimin bir çare olmadığı şimdiden söyleyip şu anki toplumun buna uygun davranacağını sanmanın temelsiz olduğu görünüyor. Anlaşıldığı kadarıyla toplum seçimlerin bir çare olmayacağı kanaatine varacaksa bile bunu muhtemelen bir kere daha deneyerek yapacak. Çok kuvvetli bir seçim kültürü olan bir ülkeden bahsediyoruz. Toplum, seçimlerde en dramatik bir şekilde hile yapıldığını apaçık görmeden, bunun kavgasını vermeden, bu karara varamayacağı tahmin edilebilir.

Bu tabloda CHP ikna edilebildiği takdirde meclisten çekilmiş olarak ya da bu sonucun sağlanamadığı şartlara rağmen yerel veyahut genel seçimlere hazırlanarak ilerlemek gerekir.

Belki de hep beklenen büyük itiraz hareketi hileli seçim sonuçlarının kendisine itiraz olarak gelecektir.

O nedenle seçimler için en üst düzeyde hazırlık yapmalı, en üst düzeyde çalışmalıyız. Bir milimetrekare dahi ihmal edecek fırsatımız yoktur.

Seçim süreci görülerek karara varılacaksa eğer, bunu kusursuz göstermeliyiz.

Seçimlerse seçimler. Son kez seçimlerse, son kez seçimler.