Bir siyaset bilimcisi olan Prof. Dr. Büşra Ersanlı tutuklu şu anda. 

 
Kendisi aynı zamanda BDP’nin Anayasa Hazırlık Komisyonu üyesiydi. Bu koşullar altında nasıl bir anayasa yapılacağını konuşmaya çalışıyoruz.
 
Demokratik bir anayasa ihtiyacını yana yakıla anlatmaya çalışan bir partinin, yeni anayasanın hazırlanmasıyla ilgili komisyonundan bir profesörü tutuklanıyor. 
 
Tutuklanmasaydı ne yapacaktı? Anayasa yapmaya çalışacaktı. Suçun büyüklüğüne bakınız.
 
Hani televizyonlarda Kürt sorununu ele alan tartışma programları var ya… O programlara çoğunlukla Kürt hareketinden olan birini çağırmıyorlar. Kürtler dışındakiler oturup Kürt sorununu konuşuyor ciddi ciddi. İş en sonunda Kürtlerin şiddete başvurmadan, dağa çıkmadan gayet rahat siyaset yapabileceği konusuna geliyor. Programda bulunan bütün “terör uzmanları” dağa çıkma hadisesini kınıyor.
 
Silaha sarılma halinin ne kadar kötü olduğu konuşuluyor.
 
Bunu yapanlar art niyetle suçlanıyor.
 
En azından kandırılmış oldukları söyleniyor.
 
Ve en sonunda şehirde oturan, Anayasa Hazırlık Komisyonu üyesi profesör tutuklanıyor.
 
Ne oldu şimdi o program?
 
Ne oldu saatlerce işlenen, sevgi-saygı, çayır-çimen, çiçek-böcek tematiğine?
 
Böyle tartışma programlarında bir kişi de çıkıp “Yahu biz böyle diyoruz ama bu arada profesör bile tutuklandı” demiyor.
Tam gaz devam ediyorlar.
 
Genç insanların dağa çıkmasına çok ama çook şaşırıyorlar. 
 
Profesörün tutukluluğu devam ediyor.
 
Profesörün suçu büyük.
 
Yasadışı, Marksist-Leninist Silahlı Anayasa Hazırlık Komisyonu Kızıl Örgütü (ML-SAKKÖ) üyesi.
 
Patlamaya hazır, anayasaya hazırlık notlarını, hazırlarken yakalandı.
 
Yakalanmasaydı kafasında taşıdığı fikirleri kalabalık bir yerde patlatacaktı.
 
***
Anayasa yapılırken ilk mesele, anayasa metninde Kürt kelimesinin geçip geçmeyeceğiyle ilgili. Kürt kardeşlerimiz doğal olarak diyor ki: Kürtlerin de bu toplumun bileşenlerinden birisi olduğu yazılsın. 
 
Hemen diyorlar ki,
 
- Olmaz.
- Niye?
- Çünkü Kürt kelimesi etniktir. Anayasada yer alması uygun düşmez.
- E, Türk kelimesi nasıl yer alıyor o zaman?
- O etnik değildir.
- Yahu Kürt kelimesi etnik oluyor da, Türk kelimesi nasıl etnik olmayabiliyor?
- Olur olur. Çok önemli bir şey değil o zaten. Vatandaşlığı tanımlarken kullanılan bir kelime işte.
- Önemli değilse o da yazılmasın anayasaya o zaman.
- Olmaz.
- Öyleyse Kürt kelimesi de yazılsın.
- Olmaz. Aksi takdirde Lazı, Çerkezi, Ermeniyi de yazmamız gerekir.
- Evet, onları da yazalım.
- Olmaz. Onlar etnik özelliği anlatan ifadeler. Anayasa kısa olmalı.
- Üç beş kelimeden ne olacak? Uzarsa uzasın bu kadar münakaşa etmemize değer mi? Bizden kıymetli mi anayasanın uzunluğu, kısalığı? Ne olur yani anayasa birazcık uzun olursa?
- Olmaz anayasanın mimarisi bozulur?
- E, bizim aramızın bozulması daha kötü. Bizim aramızın bozulmasından daha mı önemlidir, mimarisinin bozulması?
- Tabii, anayasanın mimarisi, akademik düzeyi çok önemli.
- Bir tek ben mi önemsizim? Hani hep kardeşiz diyorsun, etle tırnak gibiyiz diyorsun… İnsan kendi adının yanına, kardeşinin adını yazamaz mı?