Hakan Öztürk / hakanozturk1871@gmail.com / 2014.06.10
Gezi Direnişi’nden önceki 1 Mayıs oldu, Gezi Direnişi oldu, forumlar oldu, AKP’nin yolsuzlukları ortaya çıktı, yerel seçimler oldu, 1 Mayıs oldu, Soma faciası yaşandı, Gezi’nin yıldönümünde anıldı, geldik bu güne.
Bütün bu sürecin öncesinden başlamak kaydıyla solda bloklaşmalar da ilerleme kaydetti.
Radikal Gazetesi önemini kaybetti. Ne garip değil mi? Gezi oluyor ve Radikal Gazetesi önemini kaybediyor. Çünkü ayağı bacağı kırılan ya da mağdur olan solculara “ezilenlere” çok üzülmek rolü bitiyor. İnsanlar artık ezilmiş-dövülmüş olmalarına çok yüce gönüllü birilerinin üzülmesini istemiyor.
İnsanlar artık neden ezildikleri üzerine kafa yoruyorlar.
Kendilerinde ezilmelerini önleyebilecek bir potansiyeli yokluyorlar.
Toplum artık ezilmediği ve sömürülmediği bir geleceği tayin etmeye çalışıyor.
Radikal Gazetesi ise bir insanın sadece ezilmiş olmasıyla ilgileniyor. Ezilmekten kurtulmaya çalışması onun için haber ya da köşe yazısı konusu olamıyor.
Radikal, aynı Tayyip Erdoğan’ın yaradılanı yaradandan ötürü seviyor olması gibi, ezileni ezilmesinden ötürü sever.
Ezilenlerin düşünmesinden, iddiada bulunmasından ve gelecek hayallerinden hoşlanmaz.
Ezilen dediğin çizmeyi aşmamalıdır.
Ezilensin sen ezilen kal.
Gezi’de polis şiddetini yaşayan genç insanlar artık “acımadı ki” diye bağırıyor.
“Sık bakalım sık bakalım” diye meydan okuyor.
Aldatıcı kötü gün dostlarına alan bırakmıyor.
“Çok üzülüyorsan neden yanıma gelmiyorsun?” diye soruyor.
Artık uzaktan uzağa ezilenlere çok üzülmek yok. “Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli…” şarkısı yok.
Ezilenlerin arasına karışmak var.
Ezilme ihtimalini göze almak var.
Hep birlikte ezilmek hapishanesinden kurtulma planları yapmak var.
Ezilmemiz üzerine değil de nasıl ezilmeyeceğimiz üzerine yazamayan Radikal Gazetesi’nin dönemi kapanıyor.
İnsanlık silkiniyor.
O gazetenin çok sevdiği ve esas aldığı mağduriyet kimliğini bir kenara bırakıyor.
Mağrur ve manidar olabilmek için büyük bir yolculuğa başlıyor.
*
HDP bir siyasal hat tartışması yürütüyor.
Sol Cephe bir siyasal hat tartışması yürütüyor.
Birleşik Muhalefet bir siyasal hat tartışması yürütüyor.
Yıllardan sonra, yollardan sonra ne kadar güzel bir canlılık. Birçok kalem ülkemizin ve bütün insanlığın geleceğini tartışıyor. Web sayfalarında son derece derinlikli yazılar yayımlanıyor.
Ben ne diyorum bu siyasal hat meselesinde?
Diyorum ki, bütün satıh adına ve onun iyiliği için hattı müdafaa yapılmalıdır.
Ve o hat AKP’ye karşı mücadeledir.
Sathı müdafaa soyut ve kültürel kapitalizm karşıtlığı olur en iyisinden ya da ne şiş yansın ne kebap.
Sathı müdafaa yerelleri kast eder.
Hattı müdafaa ise Gezi’yi, Taksim’i, şehrin merkezini.
Sathı müdafaa sınırlı güçlerimizi sathın her tarafına yayıp, sathın çölünde buharlaştırır.
Hattı müdafaa güçlerin hepsini toplayıp tek bir hatta mücadeleye sokar.
Satıh ideallerimizin genişliği olabilir.
Hat ise mücadelemizi yoğunlaştıracağımız zincirin tek bir halkası. Zincirle savaşılıyorsa bütün halkalarla değil tek bir halkayla uğraşmamız lazım gelir.
Buyurun bu hesaba göre Lenin’le aynı görüşte çıkıyoruz.