Taraf gazetesinde “ben solun ciğerini bilirim” havalarında bir köşe yazarı var. Eski solcu olduğu için böylesi bir bilgiye sahip olduğunu düşünüyor.
Bilgiye bu yoldan sahip olmak, onun mutluluğunda hiçbir eksiklik yaratmamış. Keşke en başından beri sağcı-liberal biri olsaydım gibi bir hayıflanması yok.
Bahsettiğim kişi Melih Altıok. Gazetedeki köşesinin adı da “Solaçık”. Allah günah yazmasın ama Ecevit hükümetinin onlarca insanın öldüğü cezaevi operasyonuna verdiği “Hayata Dönüş” adı gibi. Ecevit’in çok düzgün bir diksiyonla “Hayata Dönüş” ifadesini kullanması hakikaten tüyler ürperticiydi. 
Melih Bey de insanı ürküten birisi.
Tam bir kendisiyle barışık olma yapıntısı. 
Neyi tercih etse o tercih ettiği tutumun fevkalade olduğunu iddia etmesi insanı şaşırtıyor. Bir insanda gayet doğal olarak rastlanabilecek tereddüdün zerresi yok bu yazarda. Müthiş aydınlanmacı düşündüğü zamanlardaki yazıları jilet gibi. Aradan üç beş hafta geçiyor. Bakıyorsunuz sağcı-liberalimsi biri olarak yazdığı yazılar da jilet.
Kısa süre içerisinde tam tersi şeyler söylese de kendisinden son derece emin.
Kötü ve aslında utanılacak durumlar karşısında bu kadar emin, ferah ve keyifli olması insanı korkutuyor.
Rezervuar Köpekleri filminde bir sahne vardı. Soyguncu ekipten birisi her yerinden sandalyeye bağlı ve ağzı bantlı adamın kulağını kesmeyi kafasına koymuştu. Tatlı bir müzik eşliğinde adamın etrafında dans ederek ve şarkıyı mırıldanarak yapmaya hazırlanıyordu bu işi. 
Korkunç olan kulağın kesilmesinden öte adamın bu kadar mutlu ve kendisiyle barışık olabilmesiydi.
Melih Bey’in son zamanların döneklerini temsil edebilecek genel özellikleri var. O nedenle onun üzerine konuşmak dönekler üzerine konuşmak olarak kabul edilebilir.
Kendisi uzun bir zaman diliminden bakıldığında elbette ki tutarsızdır. Bununla birlikte anti-komünist olmayı tercih ettiği dönemden itibaren kendi düşünsel temasını pek de güzel işlediğini söyleyebiliriz.
En son Newroz’da yaşananlar üzerine bir yazı kaleme almış.
Normalde liberali tayfa “Amerikan emperyalizminin bize ettikleri” bahsine girildiğinde bu bölümü çok komplocu bulup “canım ne alakası var, her şeyi Amerika mı yaptırıyor” diye kükrerdi. Melih Bey şu an, Newroz eylemleri esnasında kaybettiğimiz BDP’li Hacı Zengin’in ölümünün “polisin elinden” ya da “komplo neticesinde” olduğundan bahsediyor.
Bir ülkede bir insan polisin elinden daha nasıl ölür Melih Bey? Bu ölme şekli de mi polise suç yüklemiyor? İnsanlar diyelim ki gaz bombasının çarpması sonucunda ölmedi de gazdan öldü. Bu durumda polis suçlu değil midir? Bu ülkede polis eylem yapanların üzerine gaz bombası tüfeğini ya da herhangi bir silahı bilakis doğrultmuyor mu sanıyorsunuz? 
Siz İskandinav ülkelerinden birinde mi yaşıyorsunuz acaba?
Komplo denilen saçmalığınızla, polisin müdahalesi sonucunda ortaya çıkan ölümü nasıl birlikte ele alabiliyorsunuz? Bu nasıl bir kemalist-ulusalcı-komplocu olmayış efendim?
Bir insanın bakışında sınıflar, uluslar, toplumsal cinsiyetler gibi tarihi belirleyen hiçbir toplumsal kategori yoksa, komplocu açıklamalar yapmaya başlaması muhtemeldir. Her şeyi istihbarat teşkilatları ya da “pis solcu örgütler” yapıyor sanır. O nedenle sözüm ona pek karşı çıktığı ulusalcılarla, Melih Bey komplo analizleri yapmakta çok kolay ortaklaşabiliyor. Metot aynı.
Son yazısında bir de “teknik bir sorunu politik imalarla yüklü bahanelere sarılarak eline yüzüne bulaştırdı” diye okşarcasına devletini eleştiriyor.
Koskoca bir halk ayaklanmış. Eşitlik, özgürlük talep ediyor. Bu ülke en az otuz bin evladını toprağa vermiş. Siz hangi ne teknik sorundan bahsediyorsunuz Melih Bey? Her yıl kutlanıyor olan Newroz, tarihi uygun değil diye yasaklanmaya kalkışılıyor. Bu mümkün mü sanıyorsunuz teknik olarak?
Bir konunun teknik değil de politik olduğunu anlamanız için daha kaç Kürdün-Türkün ölmesi gerekiyor acaba?
İdeolojik ve politik olmamaya ne meraklıymışsınız meğer. 
Size şunları söylemek isterim Melih Bey:
Teknik olalım diyerek artistik yapmanıza gerek. Konular sizin gibilerin ve AKP’nin dediğinin aksine had safhada politiktir, ideolojiktir. AKP’ye kelimesi kelimesine yağcılık yapmanıza da gerek yok.
“Komplo olabilir” diyerek defalarca benzer yollarla insan öldürmüş bir mekanizmayı aklamaya kalkışmayınız. Solun imzasından karakter tahlili yapmaya kalkışan biri olarak yüksek şüpheciliğinizin yüzde birini polise karşı da işletiverin. 
Bu sefer de 90’ların konseptine dönmeyin lütfen.
Bu kadar nihilist dönek olmayın.