Hakan Öztürk / hakanozturk1871@gmail.com / 2014.05.21
Soma’da yaşanan ile Gezi’de yaşanan sorun arasında bir benzerlik var.
Parayı elinde tutanlar insanları neredeyse sınırsız bir şekilde sömürebiliyor. Buna kendisine solcuyum ya da çok radikal demokratım diyenlerin önemli bir kısmının dahi ahlaki, kuramsal ya da fiili bir itirazı yok. Durum o kadar vahim.
Zamanın ruhunu benimsemiş eski solcu için bile sonuçta sömürü kavramı bir akli soyutlamanın ürünüdür. Bu nedenle güvenilmezdir ve esas alınamaz. Esas alınabilecek olan mesela nereli olduğumuzdur, özümüzün ne olduğudur. Bunların akıl yürütmeyle, tartışmayla bir alakası yoktur. Çok açıktır, çok bellidir. Ne güzel ki tartışmasızdır. O nedenle çok güvenilir kabul edilebilir ve esas alınabilir.
Sonuç olarak sömürü kavramı yorulmuş solcular tarafından bile ihmal edilmekte olan bir kavramdır.
Patronlar içinse gazozdur.
Elbette ki sonuna kadar sömürür. Buna zaten işçi de itiraz etmemektedir. İşçiler de ne kadar sömürülürse sömürülsünler bunun yolunu sonuna kadar açan AKP’ye oy vermektedir. Sömürüyü doğanın bir kanunu gibi görmektedirler.
Yaşanan sorun kapitalizm denilen terazinin o kadar sıkleti çekmemesidir.
İşçilerin hakları o kadar silinmiş, o kadar örgütsüz ve güçsüz hale gelmiş ki “gık” bile diyecek hali kalmamış.
Yok sömürüyü yanlış bulmak, yok ücreti yetersiz bulmak, yok işyerini sağlıksız bulmak diye geçen konular zaten on yıllardan beri konu olmaktan çıkmış.
Sonuç çalışma koşullarında iki yüz sene geriye gitmek oldu.
İşçiler yüzlerle sayılır şekilde ölmeye başladılar.
1860’lı yıllardan örneği danışmanları istemeye istemeye yazmıştır Erdoğan’ın kağıdına ama yapılacak bir şey yoktur. Eşleşen örnek odur.
Kapitalizmin mantıki ve fiili sonucu budur.
Küçük, sevimli, sürdürülebilir, katlanılabilir sanılan kapitalizmin büyük sonucu budur.
Kapitalizm büyüyerek rekabet etmeye çalışır ve bu büyük rekabeti esnasında büyük öldürür.
Maden tüneliyle öldürmezse, savaşla öldürür, savaşla öldürmezse kanserojen maddelerle öldürür.
Bunların hepsini kendisine yakışacak büyüklükte yapar.
Bütün bir insanlığın elini kolunu bağlamış olarak dünyaya her istediğini yapıyor.
Toplumun ufak tefek olaylara ses verecek hali kalmadı ama en sonunda Soma’da kitlesel ölümler oluyor.
İşte toplumun ancak bu düzeyde gelişmelere bir itirazı yükselebiliyor.
Gezi’de de böyle olmuştu.
Toplumun itirazı ağacın, yeşilin şöyle ya da böyle azalmasına değil tamamen yok ediliyor oluşunaydı.
Taksim’de son kalan parkın bile ortadan kaldırılmak istenmesi bu işin sonuydu. Bu, şehri tamamen bitirmekti. Bu, şehrin gırtlağını tamamen sıkmaktı.
Toplum gezide buna itiraz etti.
Bu her şeyin paraya çevrildiği sistemin mantıki sonucuydu.
Ağaç üzerindeki sonucuydu.
Son kalan ağaçlar kesilmeye kalkışıldığında ucu ucuna dur denilebildi.
Toplum kapitalizmin makro işleyişinin, makro olumsuz sonuçlarına itiraz etmeye mecal buluyor ancak ve ancak bunu yapıyor.
Toplum ancak kapitalizmin kocaman harflerle yazılmış hatalarını görebiliyor, küçük harfleri körelmiş gözleri seçemiyor.
Ama olsun yıllardan sonra, yollardan sonra fena bir başlangıç sayılmaz.
*
AKP’ni maaşlı savunucusu olan gazeteciler saçılmışlar kanallara konuşuyorlar.
Tek dertleri Erdoğan’ı ve bakanlarını kanlarının son damlasına kadar korumak.
Onlar bizim naif solcu arkadaşlarımız gibi apolitik değiller. Neyi korumaları gerektiğini çok iyi biliyorlar. Aralarında neo-liberalizmi sorgulamak isteyenler oluyor, kapitalizmi hiç sevmeyenler oluyor. Bunlardan en aşağıda kalanı bile en azından sorunları sisteme bağlıyor ve sisteme karşı çıkıyor.
Biraz daha zorlasak hepsi kızıl komünist olacaklar.
Bir kalkıp Enternasyonal’i söylemedikleri kalıyor.
Her şeyi söylemeye hazırlar, yeter ki Erdoğancıkları ve onun bakancıkları aynen devam etsin.
Alternatif önerilerimizin, ütopik fikirlerimizin, kapitalizm eleştirilerimizin hepsini saatlerce dinleyebilirler artık. Hatta bunları konuşmamız gerektiğini ısrarla dikte ediyorlar.
Erdoğan’a ve hükümete parmak ucuyla bile dokunulmasın ama onun dışında ne isterseniz konuşabilirsiniz.
Ya bizde bir hata var ya da onlarda.
Bu durumu AKP hükümetine karşı olmayı pek önemli ve gerekli bulmayan solcu arkadaşlarımın dikkatine sunar, cevap beklerim.