Tayyip Erdoğan sol içinde yürüyen giden bazı tartışmalı konuları sonuca bağlama gibi bir özelliğe sahip. Bundan sonra hangi hat üzerinden bir mücadele verilecek diye kafa yorulurken noktayı koydu. CHP’li milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının yolunu açtı. Ana muhalefet partisinden milletvekilleri de artık hapse atılır hale geldi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu “sen diktatörsün” diyerek buna karşılık verdi. Şimdi Ankara’dan İstanbul’a doğru “adalet” için yürüyor.

Gündem yerel sorunlar değil, her ne kadar çok önemli olsa da kıdem tazminatı da değil. Gündem rejim.

Alıştığı gündemler üzerinden siyaset yapmak isteyenler için bir dert.

Ne üzücü ki bu ülkede Erdoğan var ve memleket solunun arzu ettiği işleri yapmaya asla müsaade etmiyor. 

*

Gündem herkesin önünde duruyordu.

El atan yoktu, el atma niyeti de yoktu.

CHP tuttu kendince buna el attı. Böyle bir çıkışa söyleyecek aleyhte söz olamaz. Yürümüyordu şimdi yürüyor. Ama bu yürüyüşü asıl gitmesi gereken sonuçlara doğru götürmeyebilir mi? Götürmeyebilir. Bunu bilmiyormuş gibi hayıflanmanın anlamı yok. Bahsi geçen parti CHP.

Şimdi deniyor ki “bu yürüyüş ve nöbetlerde yer alınarak bu eylemin daha ileriye gitmesi sağlanmalı”. Doğru ama yeterli değil. Bunu söyleyerek sol sorumluluktan çok kolay sıyrılmaya çalışıyor. Sol önce benzer bir eylem çıkışını kendisinin neden yapamamış olduğunu kendisine ciddi bir şekilde sormalı.

Kendisi gereğini yapamamışken CHP’ye “herhalde tamamına erdiremez” diyerek üst perdeden konuşabilmesi yersiz.

Sol sadece panel düzenlerken, sadece aydın-sanatçı imzaları toplarken ve sadece basın açıklamaları yaparken hangi emek vermişliğine dayanarak CHP’ye sert eleştirilerde bulunacak? 

*

Bundan sonra gündemleri CHP’nin ele aldığı tarzda ele almalıyız.

Onlar referandumun yöntemini sürdüren bir şekilde meseleye yaklaşmakla çok isabetli bir hareket ortaya koydular. Tek bir konuya odaklandılar, tek bir söz söylediler, parti adını kullanmayarak işi anonimleştirdiler. “Vallahi aynısını biz yapacaktık” durumunda bile değiliz.

Eğri oturup doğru konuşalım, biz sosyalist sol olarak bunları yapmadık. Her konuya dağılma tutumu içinde girdik. Sözümüzü sadeleştiremedik ve hiç de anonim olma eğiliminde bulunmadık. Herkes ismini ayrı bir şekilde ifade etmenin peşindeydi.

Bir an düşünelim; CHP dışındaki soldan bir kuvvet eğer benzer bir eylem yapsaydı, büyük ihtimalle doğrudan parti ismini ve alâmetifarikalarını kullanmaktan kendini alamazdı. 

*

Mevcut eylemi daha ileri götürmek üzere bir görevimiz var. Bunu hayata geçirmek üzere sonuna kadar didinmeliyiz. Ne var ki bu role soyunurken böyle bir süreci kendimizin başlatamamış olduğunu unutmayalım. Bu bir inisiyatifi diğer güce teslim etmektir. Bu bir hata ve yetmezliktir. Bunu gayet doğal karşılamak ayrıca sorunun ne kadar derinde olduğuna işaret eder.

Sol apaçık görünen yetmezliğinin üzerinde hiç durmuyor.

CHP öyle ya da böyle bir yürüyüş eylemi başlatırken, geri kalan sol daha durumu analiz dahi edemedi. Eğer bir mücadeleye başlarsa, nasıl mücadele yöntem ve şekilleri kullanacağına dair hiç de parlak ipuçları vermedi.

“Adalet yürüyüşü” sürecini geliştirmek üzere sürecin içinde yer alırken, kendimizi de geliştirmek üzere kapsamlı bir eleştiriye tabi tutmalıyız. 

*

Gelişmelere el atabilmenin aracı solcular için Hayır Meclisleri olarak görülebilir.

Meclisler her ilde “Adalet Nöbetleri”nin en canlı şekilde gerçekleşmesi için harekete geçebilir.

Bu meselede aktif faaliyetlerin sadece İstanbul’da yapılması sınırlılığı aşılmalıdır. Bu konuyu ele alırken kullandığımız ifadeleri de yeniden düzenlemekte yarar var. İstanbul’da bazı eylemler yaptığınızda bir de yerellerde yapalım demek doğru değildir. Bu ülkede İstanbul merkez diğer şehirler ise “yereller” değildir. Onlar sadece ve sadece diğer illerdir. İstanbul şehriyle aynı hak ve sorumlulukları olan şehirler.

Onlara “yereller” denilmemeli ve bunun sonucu olarak yalnızca “kendi yerel sorunlarıyla” ilgilenmeye sıkıştırılmamalı.

İstanbul ölçeğinde de Kadıköy, Beşiktaş, Şişli şehir diğer ilçeler yerel diye düşünülemez. Bütün ilçeler yerel değil şehirdir. Dolayısıyla ülke sorunları onların da baş gündemidir.

Her fırsatta hiyerarşiye karşı olduğunu haklı olarak dile getiren insanlar, mesnetsiz bir şekilde bir merkez ve onun yerellerine göre düşünmeye devam edebiliyor. Eğer bir merkez olacaksa bütün illerin etki, yetki ve sözlerinden mütevellit bir merkez olur. Kendinden menkul değil.

Bu nedenle zaten solun politik hareketlerinde gerçek bir merkez ortaya çıkmadı ve çıkmıyor.

Bu merkez komiteler için bile geçerli. Diyelim ki parçaları dikkate almayarak bir merkez komite kuruluyor ancak bu merkez komite gerçek bir merkez olmuyor. Nitekim bu yetmezlik içerisinde merkezin üretmesi gereken politikaları bir yük olarak “yereller” dediği kademenin üzerine bırakıyor. Aslına bakarsanız topu taca atıyor.

*

Yereller diye sözüm ona merkezlerin doğal astları yoktur.

Zaten aşağı ya da taban olan ve öyle devam edecek olanlar yoktur. Onlar bütün herkesle ve bütün merkezlerle ve bütün yukarıdakilerle eşit olanlardır. Eşit olması gerekenlerdir. Bizim ütopyamız o eşitliktir. Doğrudan demokrasinin hayata geçebildiği her yerde yerel, taban, aşağısı ve buna karşı olan merkez kelimeleri unutulacaktır. Merkez herkesin varlığı, eşitliği ve temsiliyle oluşur.

Bunları Hayır Meclisleri’ni, İstanbul dışındaki illerde kurmak için yeterince çaba gösteremediğimiz için söylüyorum. “Yerellerde” demiyorum çünkü onlar “yerel” değil İstanbul gibi il-vilayet-şehir. Eğer rejim daha kötüye giderse onlar için de gidecek. Diğer iller diktatörlükten muaf olmayacak. Diğer illerde meclislerin canlı bir şekilde kurulamamış olması bir eksiklik ve sorun belirtisidir.

*

Durumun farkında olan bütün meclisler diğer illerde de meclislerin kurulması için seferber olabilir.

O meclisler ilk yola çıkmış olanların teşvikiyle harekete geçebilir. Bu başarılı olursa “adalet yürüyüşü”nü desteklemek ve geliştirmek üzere, bütün ülke çapında büyük bir güç sahneye çıkabilir.

Eğer bu yürüyüşle ilgili kaygılarımız ve yürüyüşü ileri taşıma hedeflerimiz varsa yol budur.

Sol, demokrasi isteyenler ve bütün yurttaşlar meclisler zemininde buluşarak olayların seyrini değiştirebilir.

Büyük işler büyük araçlarla yapılır.

hakanozturk1871@gmail.com