İnsanlar alıştıkları şeyi görmeyi severler. Aslında aranızın iyi olmadığı birine rastlarsınız kalabalığın içinde ama göz ve beyin buna sevinir. Göz görevini layıkıyla yapmış, iki imajı eşleştirmeyi başarmıştır. Olup bitenin karışıklığı, tesadüfiliği, bağlantı kurulamazlığı karşısında beyin önemli bir hamle yapmış ve anlamlı bir ilişki kurmuştur.  “Ne alaka” değildir artık. Kim kime dum dumanın güvensizliği bir nevi azaltılmış olur. Kalabalığın ve karışıklığın içerisinde rastladığınız tanıdığa duyduğunuz sempatiye kendiniz bile şaşarsınız. O sizin karışıklık içindeki düzeninizdir. Düzenleyebilme imkanınızın temsilidir. “O kadar da korkma” deyişinizdir. Cesaretinizdir. Bu hayattan gelip geçmiş olduğunuzun izidir.

Alıştığımız gibi davranmak da bu eğilimin devamıdır. Beklenendir. İşin doğası budur ama aynı zamanda büyük bir tuzak. Çıkmaz sokak. Benim adım Hıdır, bildiğim budur.

Bilmemiz gerekenler sonsuz. O karambolde bilmemiz gerekenlerin haddi hesabı yok. Yeni durumları anlamak zorundayız. Belki hipotezlerimiz doğrulanmadı. Belki de yeni hipotezler ileri sürmeliyiz.

Son zamanlarda sol alıştığı gibi davranmıyor. Gelişmeler üzerine düşünüyor. Değişiyor.

Hepsini o mu yapıyor? Hayır. Taş düşerken sorsalar “ben düşüyorum” diyebilirdi ama gerçek farklı. Hayat onu oraya çekiyor. Daha doğru bir politik bilginin günleri geliyor.

O nedenle referandum sonrası yükselen “hadi gel köyümüze geri dönelim” şarkısının fazla çalamayacağını tahmin ediyorum. Zorlayanlar boşuna zorluyor. O eski köylere getirilmesi gereken yeni adetler üzerine muazzam bir düşünme yolu açıldı artık. Bent yıkıldı.

7 Haziran’da bu toplumun %13’üne seslenmeyi başardık. Birileri “ne gerek vardı”nın koltuğunda otururken makûs talihimizi yendik. Bunu unutacak mıyız?

En sonunda, referandumda bu ülkenin %50’den fazlasına seslendik. Onların aklına girmeyi başardık. Solun, demokrasi fikrinin insanlara işlemeye en yatkın olan yönü işledi. Onun niteliği sayesinde başardık. Ona yaraşan, ona yakışan gerçekleşti. Tarihte hak ettiği yere geldi.

Bu duruma diyorlar ki: “Efendim konjonktüreldir. Gelmiş geçmiştir.”

Böyle değil. Solun, demokrasi fikrinin başarısızlığı geçicidir. Artık bu kaderine küsmüşlüğümüzü atlatıyoruz. Biz hep zaten yenilecek insanlar değiliz. Referandumda derinden derine yendik onları.

Kimse “bu önemli değildi” demesin. Kimse bize bunu unutturmaya kalkmasın. Kimse “geldi geçti” demesin. Çünkü neredeyse Erdoğan’ın dediğini demiş olur. O hatırlanırsa durumu anlatabilmek için kayıtlardaki iki darbımeseli de kullandı.

“Atı alan Üsküdar’ı geçti” ve “sür eşeği Niğde’ye”.

Referandum çok önemli ve yararlıydı sol için, demokrasi isteyenler için. Referandum deneyimini bırakıp Niğde’ye gitmeye çalışmak, inanılmaz bir hata olur.

Bazı yorum yapan insanlar aslında kavramsal olarak Erdoğan’la aynı şeyi söylüyor. Güle oynaya söylüyor. Alıştığı şeyi söylemek istiyor. Alıştığı şeyi yapmak istiyor. Kaderin cilvesi şu ki söyledikleri, en karşı olduklarını varsaydıkları kişinin yaklaşımıyla aynılaşmış durumda.

Sol içindeki bir önceki canlı politik tartışma 7 Haziran seçimini savunanlarla savunmayanlar arasındaydı. Bu tartışma referandumla birlikte sessiz sedasız kapandı. Bundan sonraki tartışma, referandum deneyimini savunanlarla, Niğde’ye doğru gidenler arasında olacak.

Bizleri ancak panellerde söylenebilir olan sözlerden kurtarmış olan referandum deneyimidir. Referandum sayesinde demokrasiyi savunanlar panellerde değil; meydanlarda, kalabalık ana arterlerde söylenebilecek sözler üzerine kafa yordular. Meydanlarda ve ana arterlerde söylenebilecek siyasal sözleri buldular. Bu tarihsel ve kategorik bir farktır.

Meydanlarda ve ana arterlerde söylenebilecek sözler, arkadaşın arkadaşa ya da panelistin paneli izleyenlere söylediği sözlere asla benzemez. Meydanlarda söylenen sözler yurttaşın yurttaşa söylediği sözlerdir. Herkesin göğsünü gere gere herkese söyleyeceği sözlerdir. Sol, arkadaşın kulağına fısıldanan fısıltılardan ve panel yapanların kibirli apolitik mırıltılarından kurtulmuştur referandum sayesinde.

Bundan sonra sözü olan meydanlara ve milyonlara söylemelidir.

Sözünü meydanlara ve milyonlara göre kurmalıdır.

Devrim ancak meydanlarda ve milyonlarla yapılacağı için.

hakanozturk1871@gmail.com