Türkiye’deki sol anlayışların son dönemde kapıldıkları yeni hastalık, hep birlikte aynı şeyi düşünüyor olmak ve hep birlikte aynı şeyi yapmaya çalışmak. Birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyacımızın olduğu şu günlerde, birlik ve beraberliği sağlamaya çalışıyorlar.
Bolşevikler Ekim Devrimi’ne doğru yürürlerken, Narodniklerden, Legal Marksistlerden, Bundculardan ve Menşeviklerden kurtulmuşlardı örneğin. Devrimi bu baş belalarından kurtularak ancak yapabildiler.
Tarihsel olgular bu birlik-beraberlik teranesini hiç doğrulamıyor.
Trend erbabı zevat arasında bir dayanışmacı olmak samimiyetsizliği almış yürümüş durumda.
Solcular arasında, dayanışma aşağı, dayanışma yukarı.
Efendim Lenin dayanışmayı çok severmiş.
Tam Bülent Ersoy’un, Deniz Gezmiş’e şarkı söylemiş olma ihtimali.
Sol akımlar arasında ancak baskı aygıtı karşısında bir dayanışma olur. Onun dışında birbirleriyle tartışırlar. Birbirlerini eleştirirler. Birbirleri arasında kıyasıya bir ideolojik mücadele vardır.
Lenin bizzat kendi eserlerinde bu rekabeti açıklar.
“Senin eski örgütlerin bir melekti yavrum” yapmayalım. Melek de, tonton da değillerdi.
Yorulmuş sol boksörler birbirine sarılmış dayanışmacılık yapıyorlar.
Dayanışmalarının temeli emin olunuz ki nefeslerinin tükenmiş olmalarıdır.
Dayanışmayı geçiniz bazı sol akımlarda şövalyece savaşmanın “ş”si yoktur.
Gerçekten savaşacakları anı hiçbir zaman bilemezler. Savaşmak nedir, onu da unuturlar gitgide. İlminde ilerledikleri tek konu sinsiliktir.