İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin resimle, şiirle ve bilimle de terör yapılabileceğini söylemesi Kutluğ Ataman kardeşimizi şok etmiş. AKP ile ilgili aldandığını düşünüyor. 

 
Herkesin durmadan morali bozuluyor. İşler kötüye gidiyor diye.
AKP bütün bu kötülükleri neden yapıyor? Neye dayanıyor? Aldığı yüzde elli oya.
Ama ben de şunu hatırlatmak isterim. 12 Eylül anayasası da yüzde doksan iki oyla kabul edilmişti.
Yüzde elli oy aldığın için Kürt halkının yüzyıllardır yaşadığı horlanmayı ortadan kaldıramazsın.
Dağda Heronlarla daha fazla gerilla kovaladın diye Kürt halkının sorduğu sorular bitmez.
35 evladının canını aldığın için o halk sana dediğinden geri durmaz.
O halk ne köy yakmalar, ne katliamlar, ne cezaevleri gördü.
Top alışan, davuldan korkmaz.
Asıl AKP Kürt meselesi denilen tarihsel gerçekten korksun.
Kürt halkı elde ettiği bütün kazanımları, en zor koşullardan yola çıkarak verdiği muazzam mücadeleyle elde etti. Bu gün parlamentoda milletvekilleri, her koşulda mücadele edebilen politik örgütleri ve edindiği yüksek bir bilinç düzeyi var.
Bu birikimi değil kof AKP, Adolf Hitlerin Nazi Partisi bile geriletemez.
 
***
Efendim Tayyip Erdoğan yüzde elli oyuna dayanarak, Kürt hareketini sindirmek için ne kadar Kürt gazeteci varsa solcularla birlikte hepsini tutuklatmış.
Yahu tutuklamadan ne olacak?
Eskiden Özgür Gündem gazetesinin binasını komple havaya uçuruyorlardı. Ne oldu Kürt halkının gazeteciliği durdurulabildi mi? Eskiden Özgür Gündem gazetesini gidip bayiden alanı ensesinden vuruyorlardı. Ne oldu Kürt halkı sustu mu?
Bunları şimdi ne kadar iyiyiz diye söylemiyorum. O şekilde yenilmemiş bir hareket bu şekilde kolay kolay yenilmez. Merak etmeyiniz.
 
***
Sol bitmiş idi. Sol şöyleydi, sol böyleydi. Döneklik çok iyiydi. Yok, o döneklik değildi değişimdi. Öyle de politika yapılabilirdi böyle de yapılabilirdi. Sol bilmiyordu da solcu olmayan münevverler biliyordu.
E peki ne oldu?
O Taksim Meydanı var ya o Taksim Meydanı. İşte o Taksim Meydanı’nı o pek beğenilmeyen sol zorla aldı. Bütün korkaklar, dönekler, tanınmış taponlar ve mankenler evinde otururken yaptılar bunu.
Eğer yüzde elli oyu daha almamış olan AKP, en son 1 Mayıs’ı da engellemeye kalkışsaydı. Mecidiyeköy’den değil Levent’ten, Dolmabahçe’den değil Ortaköy’den, Karaköy’den değil Hasköy’den, Dolapdere’den değil Çağlayan’dan kurmak zorunda kalacaktı demir engellerini.
Ne polis yetiştirebiliyordu kaba kuvvet kullanmak için ne de gaz. Diğer illerdeki bütün polisleri İstanbul’a yığıyordu.
Devrimciler Taksim Meydanı’nı değil, neredeyse bir şehri kuşatmış durumdaydı. Bütün bir şehir mücadele alanı haline gelmişti.
İşte AKP bu koşullarda Taksim Meydanı’nı devrimcilere teslim etmek zorunda kaldı.
Bu ülkede işçi sınıfından başka hiçbir güç o meydanı alamazdı ve işçi sınıfı aldı. Bu da bütün döneklere derd olsun.
***
AKP faili meçhullerin hesabını vermiyormuş.
Tayyip Erdoğan ilgilenir gibi yapmış ama aslında durumu geçiştiriyormuş.
İyi güzel de Cumartesi Annelerimiz haftaya yine Galatasaray’da olacak. Bir sonraki hafta ve bir sonraki hafta da. Bunu hangi babayiğit durdurabilecekmiş bana gösterin hadi. Annelerimiz her hafta kaybettikleri yavrularının fotoğraflarını katillerinin yüzüne bir ışık gibi tutuyor.
Bazı katiller o fotoğrafların verdiği ışıktan kaçamayarak en sonunda çözülüyor. Ayhan Çarkın gibi konuşuyorlar. O Ayhan Çarkın’ı enteller, breyler, uçuk kişiler değil anaların öfkesi konuşturuyor. 
Anaların mücadelesini Çillerler, Ağarlar, Doğan Güreşler durduramadı, Tayyip Erdoğan mı küllendirecek.
***
En son, cumartesi günü Gençler Meydana İnisiyatifi’nin eylemine katıldım.
Gençlerin işsiz bırakılmalarına karşı bir günlük oturma eylemi yapmaya karar vermişler. Soğuğun, yağmurun ve rüzgârın karşında bir gün boyunca büyük bir kararlılıkla durmaları beni bu genç insanlara hayran bıraktı. Onların bu eylemi sanki hepimize bir gelecek armağan ediyordu.
Hepsini üşümüş gözlerinden öpüyorum.
Onlar varken ben AKP’den korkmuyorum.