ÖDP Genel Başkanı Alper Taş diyor ki:
AKP’yi geriletmek için CHP ile işbirliği yapılabilir.
Güzel.
Yani. Yesinler birbirini değil.
En azından CHP, AKP’yi yesin. Ya da birlikte AKP’yi yiyelim.
Bence “kim kimi yiyor bizi ilgilendirmez” politikasına oranla, ÖDP’nin politikleşmesine daha fazla hizmet edebilecek bir çizgi. Genel politik arenada ne olup bittiği bir siyasi partiyi ilgilendirir. ÖDP’nin bir metot olarak bundan uzak durması onu durağanlaştırıyordu.
Zaten genel olarak Türkiye solu böyle diyerek apolitikleşti.
Türkiye soluna göre futbol penaltıdır. Hakem bize penaltı vermelidir. Çünkü geçmişte çok mağdur olmuşuzdur. Biz de kalenin karşısına geçip golümüzü atmalıyızdır. Mümkünse kalede kaleci de olmamalıdır. Bu da Türkiye solunun futbola katkısı kabul edilmelidir.
Boş kaleye temiz, rahat, garanti bir gol atmalıyız.
Bu muhteşem strateji için tek şey lazımdır.
Halden anlayan bir hakem.
İşte bir tek o eksiğimiz vardır. Allah kahretmesin.

Bizi ilgilendirmez hattı yerine memleket meseleleri bizi ilgilendir hattı daha iyi.
Ama iş bunla bitmiyor.
Yani, yesinler birbirlerini hattı var. Bunların bir tarafını yiyelim hattı var. Bir de esas olarak, bize iki taraf da uymaz, biz bu iki tarafı da yeriz, temel düşüncesini kaybetmemek hattı var.
Tek yol iki tarafı da yiyebilmektir.
ÖDP’nin eleştirilecek yanı bu düzenin CHP tarafını fazla olumlu bulmasıdır. Onun bu yönü, tek yol iki tarafla da uğraşmaktır formülünü köreltiyor. Düzenin taraflarından birine yaklaşmaya karşı “Tek yol devrim” sloganı tarihin gördüğü-duyduğu en güzel sloganlardan biriydi.

Tehlikelerden biri CHP’nin yanına bir konum olarak düşüp bir daha kalkamamak. Onu da aşmak, yemek içgüdüsünden uzaklaşmak.
Tehlikelerden ikincisi ise: Bizi ilgilendirmez ataletinden kurtulmuş iken, gereğini birlikte yapıyoruz ve en sonunda gereğini CHP zaten yapıyor haline doğru kaymaktır.
Yok yahu olur mu hiç, demeyiniz.
Böyle oluyor.
Solun her siyaset ekolu kendi yapması gereken işi, bir büyüğüne ve bir bilene devrederek rahatlama hastalığına yakalanmış durumda.
Hani Almanya yenildiği için biz de Osmanlı olarak yenilmiş sayılıyorduk ya eskiden.
Şimdi de Almanya yeneceği için, Osmanlı’nın da galip sayılacağı beklentisi içerisindeyiz. Herkes bu sefer şans bize gülecek Almaya ile birlikte makus talihimizi yeneceğiz diye düşünüyor.
Herkesin diğerlerini yemesini ve yenmesini beklediği bir Almanya’sı var.
Eskiden elle tutulur gözle görülür sosyalist ülkeler varken Sovyetler Birliği, Çin, Arnavutluk vardı. Herkes bunlardan biriyle iş yapabileceğini düşünüyordu. Şimdi iş biraz daha soyutlaştı.
Bir siyaset yapma tarzı CHP başarılı olursa sorunların önemli ölçüde değişeceğini düşünüyor.
İkincisi AKP devam ederse, hepimiz için iyi olanları yapacak diyor. Sırtını ona yaslıyor.
Üçüncü tarz Türkiye solu ise BDP’ye güya yardımcı olmakla görevini yaptığını sanıyor.
Her üçü de Almanya galip gelirse, galip gelecek.
Büyük sorun şu: Osmanlı Almanya ile harbe giriyor, varını yoğunu ortaya koyuyordu. Osmanlı’nın yeni torunları sadece destekçi. Destekçi olma pozisyonu, onlara bir savaşma enerjisi yaratmıyor.
Zaten yaratamaz.
İnsan yardımcı olmak için savaşamaz.
İnsanlar kalplerindeki iyi şeyler için yola çıkarlar ve kendilerini feda ederler ancak.
Önemli olan kalbindeki iyi şeyler için ne konuştuğun, kimi desteklediğin ve hatta bir aralar ne yapmış olduğun değildir.
Önemli olan kalbindeki iyi şeylerin seni ne hale getirdiğidir.