Dur ihtarına uymayan 35-40 kişilik grup F16 uçaklarla bombalandı.

 
Peki, dur ihtarı nasıl yapılabildi? Ben dur ihtarını çok önemseyen biri değilim ama soruyorum dur ihtarı
 
bu kez nasıl yapılabildi? Hani ordumuz şüphelilere önce dur ihtarı yapmış olmakla çok övünür ya. Bu kez nasıl
 
oldu da bunu ihmal etti? Türk Silahlı Kuvvetleri nasıl oldu da sessiz sedasız bu güzel meziyetinden geri çekildi?
 
Eskiden ne güzeldi. İnsanlar ölü ele geçirilmiş olsalar da baştan bir dur ihtarı ya da teslim ol çağrısı
 
yapılırdı. Devletin kolluk kuvvetleri bunda bir yücelik bulurlardı. Aynen böyle yaptıklarını söylerlerdi. Böylelikle
 
günah onlardan gitmiş olurdu. Kötü insanlar devletin yapmış olduğu teslim ol çağrısına son anda kulak vererek
 
kendilerini kurtarabilirlerdi. Her zaman bir şans vardı. Devlet her koşulda kötü insanlara bir şans verebiliyordu.
 
Devlet bu derece iyiydi. İnsan hayatına saygılıydı. Hiçbir zaman öfkesine yenilmezdi. Karşısında tam
 
tekmil silahlı kişiler bile dursa soğukkanlılığını koruyarak “gel yapma teslim ol” diyebiliyordu. Bu iyiydi. Herkes
 
böyle bir devlete güven duyabilirdi.
 
Devletin kötü insanları ölü ele geçirmeden hemen önce teslim ol çağrısı yaptığı herkesin bildiği bir şeydi.
 
Belki yüz bin kere tekrar edilmişti. O nedenle herkes kendisini güvende hissederdi. Hiçbir yanlışlığa mahal
 
yoktu. Kolluk kuvvetleri en kuvvetli şüphe durumunda dahi öyle küt diye tetiğe basmazdı. Sorardı, anlardı, ihtar
 
ederdi, teslim ol derdi.
 
Eğer bir yanlışlık olmuş ise, dur ihtarına uyan bir insan durur ve derdini anlatırdı. Vaziyet hemen anlaşılır,
 
yanlış anlama düzeltilir, mesele çözülürdü. De ki dur ihtarına uymadın. İş orada bitmezdi. Kolluk kuvvetleri
 
bir kişiye ateş açacaksa bile, onu en azından teslim olmaya çağırırdı. Vahim bir hata varsa sorun teslim olma
 
aşamasında bile çözülebilirdi.
 
Biz istenmeyen kişileri ölü ele geçirmeden önceki sistemi mükemmelen geliştirmiştik. Hiç kimsenin
 
mevcut ihtar ve teslim ol çağrılarını duymadan kim vurduya gitme ihtimali yoktu. Ölü ele geçirilmeden önce
 
böyle mükemmel bir çağrı sistemi geliştirmiş olan ülkeden herkes çok memnundu. Kim böyle bir ülkede
 
yaşamak istemezdi ki? En hatalı hareketinde bile teslim ol çağrısı alıyorsun. Daha ne olsun?
 
Bu ölü ele geçirmeden önce teslim ol çağrısı yapmak o kadar iyi geliyordu ki bize, resmen gevşemiştik.
 
Zaten o nedenle komşu ülkelerin hepsi bize gıpta ile bakardı. Tam bir model ülkeydik. Çünkü iyiydik. Bunu
 
hak etmiştik. O ilkel ülkeler gibi var yoğa insan öldürmüyorduk. İnsanımızın hayatı bizim için önemliydi. Daha
 
önemli ne olabilirdi ki?
 
Ne olduysa o 35 köylünün öldürülmesiyle oldu.
 
Herkesin içine bir şüphedir düştü.
 
Hani herkese dur ihtarı, teslim ol çağrısı yapılıyordu. Ne oldu o konuya?
 
Ne oldu da bu uygulamadan bu sefer vazgeçildi?
 
Bu ihtar ve çağrılar bahsedildiği kadar düzenli yapılmıyor muydu yoksa?
 
Dur ihtarı ve teslim ol çağrısının yapılmadığı başka durumlar da olmuş olabilir miydi?
 
Dur ihtarı ve teslim ol çağrısı yapılsa sigara ve mazot kaçakçısı köylüler teslim olmaz mıydı ki? Sigara ve
 
mazot için hangi deli insan teslim olmayıp ölürdü?
 
Ama zaten kurşun gibi ağır mesele orta yerde duruyordu.
 
Kimse kaçakçı köylüler ihtar edildi ya da onlara teslim ol çağrısı yapıldı demiyordu ki. Buna anlatılan
 
hikâye içinde imkân da yoktu. İyi ama her zaman teslim ol çağrısı yaptığını söyleyen kolluk kuvvetlerine ne
 
olmuştu şimdi. Neden susuyorlardı.
 
Bu oyun neden 35 köylüde bitmişti hemen?
 
Bu oyun neden bir zaman başladı ve neden o gün bitti?
 
Bir ihtara en çok ihtiyacı olan köylülere neden dur ihtarı yapılmadı? “Teslim ol” diye etrafı sarılsa, teslim
 
olabilecek köylüye neden “teslim ol” denilemedi?
 
Kırk yılda bir faydalı olabilecekken, kolluk kuvvetleri, ihtarını ve çağrısını neden yapmadı?
 
Belki de hiç yapmıyordu bu güne kadar.
 
Ben artık hiç emin değilim.
 
Belki de şüphelendiği herkesi işte böyle yargılamadan infaz ediyordu.
 
Belki de şüphelenmeyi bile geçiniz. Kendisine göre mesela kırsal alanda “hareket eden her şeyi vur” gibi
 
bir bakış açısı vardı.
 
Belki de şüpheli kişileri yargı önüne çıkarma gibi bir derdi hiç olmuyordu. Yakaladığı kişilerin cezasını
 
kendisini veriyordu.
 
Bir devlet, 35 köylüyü dünyanın en gelişmiş teknolojisine sahip uçaklarla bir anda bombalayıp
 
paramparça edebiliyorsa, bir insan ne düşünebilir.
 
 
 
Bu paramparça edilişte, yargı nerededir, hukuk nerededir, infaz nerededir, sosyal devlet nerededir?
 
Bir F16 uçak hem yargı, hem yürütme, hem yasama nasıl olabilir?