Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız cumartesi günü de çalışılabileceğini buyurdu.

 
 
Ne feraset. Durmuş düşünmüş taşınmış bunu bulmuş. Tam göze girecek adam.
Herkes iş arıyor.
Herkes çalışmak istiyor.
AKP’li aklı evveller ne cevap veriyor buna:
- Tamam cumartesi günleri de çalışın.
Yap desen böyle şaka yapamaz.
Adam eve pür neşe girmiş. “Karıcığım” demiş, hani hep pahalı bir evde oturalım istiyordun ya…
Heyacanlanarak “Evet!” demiş karısı. “Hayal ettiğin şey olacak, ev sahibi kiraya zam yapıyor.”
Herkes AKP’den işsiz milyonlara iş bulmasını istiyor o ise mevcut çalışanların işini arttırıyor.
Boş duracaklarına cumartesi günleri de çalışsınlar.
Ataması yapılmayan işsiz öğretmen adayları kendisinden iş istediğinde şöyle kükrüyordu Tayyip Erdoğandan:
- Her okulunu bitirene iş vereceğiz diye bir şey yok.
Okulunu bitiren gençlere iş yok ama zaten çanını dişine takıp çalışan mevcut insanlara cumartesi günü iş var.
Cumartesi yapılacak çok fazla iş varsa Taner Yıldız hazretleri, parasını veriver de yeni insanlar çalışsın.
Zaten çok çalışan insanların sırtından çalışkanlık taslama.
Ver emeğinin karşılığını öğretmenlere pazartesi, salı, çarşamba, perşembe ve cuma günleri çocuklarımızı okutsun. Ver emeğinin karşılığını köylü buğday eksin, pancar eksin, fındık toplasın. Ver emeğinin karşılığını doktor, memleketin uzak yerlerindeki hastalarımıza şifa taşısın.
AKP bunu yapamıyor. O çelişkileriyle kıvranıyor.
Başbakan iş yok derken, bakan iş çok diyor.
Mevcut dünya düzenin mantığı, AKP’ye bunu yaptırıyor.
AKP bu düzenin fevkalade mutlu bir itaatkarı.
Başbakan en son Kızılcahamam toplantıları esnasında fırsatını bulup çevre köylerden getirilip kendisine sunulan pekmezden, reçelden aldı.
Üç vakit önce de rakı içmekten bahsedenlere, “İçki içmeyin, üzüm yiyin” dedi.
Ne kadar tabiata, tabii ürünlere düşkün bir insan değil mi?
Diş fırçası yerine misvak bile kullanıyor olabilir. Onu daha bize ifşa etmedi.
Peki, bu kadar doğal, natürel, pastoral adam en sonunda ne yaptı?
Japonya’da, Fukuşima’daki nükleer enerji santrali kazasından sonra, herkes Japonya’dan kaçarken… Kaza
bölgesinden kalkan radyasyon yüklü bulutlar dünyanın çevresini kat ederken… Kalktı Türkiye’de nükleer santral
yapılması için Rusya’yla anlaşmaya imzayı küt diye bastı.
Kılı bile kıpırdamadı.
Vatan toprağını bu kadar mı gözden çıkarmış biri bu? Hiç mi toplum sevgisi yok bu adamda? Ölme ihtimaline imza attığı kendi halkına hiç mi acımıyor?
Bilemiyorum?
Öyle ya da değil. Dünya düzeninin çark sisteminde dönüyor AKP. Mantıklı davranabilecek bir varlık değil.
Tehlikeyi görüyor ama ucuz ve karlı elektrik üretebilmek uğruna basıyor imzayı.
Bunlar ucuz elektrik üretebilmek için bizi ölüme iterler.
Üzülürler belki ama iterler.
Kendi hükümet etme dönemlerinde ucuza ve karlı elektrik üretebilmek için bu ülkenin geleceğini yakabilirler.
Kendi hükümeti çevresine dizilmiş insanları nemalandırabilmek için, kendi hükümet dönemlerinde yapılacak bir nükleer santrale evet diyebilirler.
Biz yapmasak onlar, bunlar, şunlar yapacaktı derler.
Dünya bunu nasıl yapıyorsa AKP de öyle yapar.
CHP-MHP nasıl yapacaksa, AKP de öyle yapar.
AKP, “neden kara göre bir dünya kuruyoruz” diye soru soramaz.
AKP bu kadar akıllı olamaz. O dünyaya böyle bir pencereden bakamaz.