“Züğürt Ağa” filmindeki ağa güreşi çok sever. Köylüler de onun güreşte herkesten kuvvetli olduğunu düşünmektedir. Öyle ki, köylüler arasında şu konuşmanın geçmekte olduğunu işitiriz:

- Bu ağa mı güreşi?

- He ya, önüne geleni deviri, hepsini geberti…

En sonunda köye bir pehlivan gelir ve ağa onla güreşir. Ağa pehlivanı yense köylüye büyük bir ziyafet verilecektir. Köylü güreşin bitmesini büyük bir sabırsızlıkla bekler. Gelin görün ki ağa rakibini yenemediği gibi ayakları havada, iki eli yerde emeklemektedir.

Ağalarının bu haline tanık olan köylüler ister istemez aralarında “adam ağamızı eziy” diye konuşmaya başlarlar. Takke düşmüş kel görünmüştür.

*

Erdoğan’ı da Rusya eziy. ABD, Almanya, İsrail, Mısır ve Suriye eziy…

Erdoğan’ın bütün yalanları, böbürlenmeleri, dayılanmaları fos çıktı. Gücü sadece şehir meydanlarında eylem yapmak isteyen ve hiçbir silahı olmayan insanları dağıtmaya yetiyor.

Gelgelelim Rusya’dan korktuğu için Suriye’ye doğru burnunun ucunu dahi çıkaramıyor.

ABD, PYD ile birlikte Suriye Demokratik Güçleri’ni oluşturarak Menbiç’i kuşatıyor gık diyemiyor.

Almanya, Osmanlı idaresi tarafından Ermenilere soykırım uygulandığını parlamentosunda karar altına alıyor ama yapılabilecek bir şey yok.

Davos’ta güya posta koyduğu İsrail’le anlaşma yoluna gitmek için kıvranıyor.

Dört parmağını salladığı Mısır’la irtibat kurmaya çalışıyor.

Suriye’nin toprak bütünlüğünü, Suriye’den fazla düşünen kişi konumuna geliyor.

Uluslararası güreş meydanında eziliyor.

*

Vezneciler’de bomba patladığında TAK eylemi üstlendi. Fakat ne gariptir ki ayağı taşa takılsa, Kürtleri sorumlu tutan AKP zihniyeti konuyu o klasik tarzıyla ele almadı. Eylemi bir Kürt örgütünün gerçekleştirmiş olduğunun üstünü kapattı neredeyse.

Çünkü Sur’da, Silopi’de, Cizre’de ve Nusaybin’de yaşananlardan sonra, Kürt örgütlerinin hala eylem yapabilir kapasitede olduğunun anlaşılması istenmiyor. O nedenle patlamanın  Kürt örgütü tarafından gerçekleştirilmiş olmasının üstü örtülmeye çalışıldı.

Ağa, Kürtleri güreşte tamamen yenmiş bitirmiş gibi gözükmeye devam etmeliydi.

İşin aslı bu.

*

Ne acıdır ki Tayyip Erdoğan’ın gücü diğer ülkeler üzerinde etkili olmaya yetmediği gibi, Kürt hareketi üzerinde de iddia ettiği gibi bitirici bir etki yaratamadı.

Güreşlerden herhangi biri kazanılsaydı, köyün yüzde ellisi ihya edilecekti ama olmadı. Köyün yüzde ellisi, ağa bu kadar çok yenildiği için mutsuz. Ağaya kızacaklarına ağayı yenen pehlivana kızıyorlar. Gerçek hayatta pehlivan yabancı ülkeler dövülemediği için, köylülerin geri kalan yüzde ellisi dövülmek isteniyor. Erdoğan’ın asker ve polisleri de bunu yerine getirmeye fazlasıyla hevesli.

Ülke dışında şamar oğlanına dönen Erdoğan ülkede kendi vatandaşlarına karşı ne kadar güçlü olduğunu ispat etme derdinde.

O nedenle şimdi tekrar Gezi’yi ve Taksim Meydanı’nı gündemine alıyor.

Kendi holiganlarına, bizimle ne kadar dövüşebildiğini göstermeye kalkışacak.

*

Ancak tereddüt yaratan bir konu var. Acaba bu halkı dövmek AKP’nin düşündüğü kadar kolay olacak mı?

Neden tereddütlü AKP bu konuda?

Çünkü bu halk hem Gezi Direnişi’nde ve hem de 7 Haziran seçimlerinde dövdürmedi kendini. Bilakis AKP’ye tokadını atıverdi. AKP bu iki tokadı unutamıyor. Gidişatın Gezi’ye ya da 7 Haziran seçimlerine dönebilme ihtimalinden korkuyor hep.

Korktuğu başına gelecek.

O yoğa sayılan sıra neferleri; başı kabak ayağı çıplaklar; bir lokma ekmeği sayıklayanlar; altta ve yolda kalanlar; hiç birinci, ikinci ve üçüncü seçilmemiş bahtı karalar;  görünür olmayanlar, tanınmayanlar ve hiçbir yerde tanıdığı olmayanlar; kahramanlık taslamayanlar; sade, mütevazı, gösterişsiz insanlar…

Zaten yeneriz diye düşünülen kırmızılı ve siyahlı kadın, duran adam, sapan çeken teyze, çapulcu genç, merdivenleri renkli boyayan mahalleli…

Karamürsel sepeti sanılan o büyük insanlık, Saray’ın süslü perdelerini kütür kütür aşağı indirdiğinde bir dönem kapanacak ve başka bir dönem başlayacak.

hakanozturk1871@gmail.com