Son bir haftada “kadın cinayeti” ile hayatını kaybeden; Hanife Aktaş, Revzen Andaç, Nimet Çağan, Ebru Bilik ve belki bir şüpheli ölümle aramızdan ayrıldığı için haberini alamadığımız kardeşlerimiz için, ailelerinin ve hepimizin başı sağ olsun.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, bu Cuma akşamı saat 19.30’da, İstanbul Galatasaray Meydanı’nda ve ardından Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir’de, Kasım ayı içinde öldürülen bütün kardeşlerimizi anarak, gerçekleri açıklayacak, cinayetleri durdurmak için mücadelesine devam edecek.

Platform geçen ay, AKP sürekli kadınların hayatına karışmak konusunda konuştuğu ve o konuştukça kadınlar öldürüldüğü için “AKP sussun, kadınlar kurtulsun” demişti.

Bu sözü çok yanlış anlayan AKP öyle bir sustu ki; 25 Kasım’da bile ağzını açmadı. Bu sene 25 Kasım’da yetkililer kadına yönelik şiddet konusunda hiçbir açıklama yapmazken, AKP medyası “Erkeksen öfkeni yen” sözüyle kampanya yapan KADEM adlı bir derneği öne çıkardı(AKP’nin klasik çakma hak arama örgütü kurma metodu ve bu dernek, başka bir yazının konusu olacak bir mesele ama burada sadece şunu söylemek isterim; bu kampanya “sağlığa zararlıdır”. Türkiye’de kadınlar eşitsizliğin bedelini her gün canıyla öderken, cinsiyet rollerini sabitleyici ve eşitliği engelleyici olan, erkekliğe vurgu yapan sözler asla kullanılmamalıdır).
*

Problem şu; AKP ne konuşmayı ne susmayı biliyor.

Kadınların doğumundan ölümüne kadar, hayatını geçirdiği bütün evreler için çok konuşkan; nasıl doğacağımız ile başlıyor, karma eğitim alıp alamayacağımız, üniversiteye giderken evimizde kimlerle yaşayacağımız- son olarak buna okulu kaç senede bitireceğimiz de eklendi,

Ne zaman evleneceğimiz- mesela üniversitede evlenirsek bize para vereceği- bu arada evlenince okulu nasıl bitireceğiz belli değil çünkü arka arkaya da çocuk yapmamız gerekiyor,

Bitmedi; bu çocukları tam olarak nasıl doğuracağımız, en az üç çocuklu olan evliliğimizi nasıl sürdüreceğimiz ve katiyen boşanamamamız konusunda hep konuşuyor, çok konuşuyor, hiç susmuyor AKP.

Peki bu her bir köşesini belirlemeye çalıştığı hayatımızı kaybederken, kadınlar can verirken neden susuyor?

AKP kadın cinayetleri konusunda sorularımıza cevap vermelidir:

Boşanmaya “aile danışmanlığı” getirir, camilerde fetva verdirirken, Nimet kardeşimiz “boşanamadığı” için öldürüldü. Bu ombudsmanlık sistemini yurtdışında da var diye savunuyorlar, oralarda iyi bir şeydir belki de. Ama biz iyi bir şeyin bile AKP’nin elinde neye dönüşeceğinden emin değiliz. Her seferinde kendisine hiç güvenmemiz gerektiğini bize kendisi öğretti.

Bu tasarıyı yapanlardan biri “aile büyüğü vazifesi göreceğiz” diyor. Nimet kardeşimizi aile büyükleri barıştırıp memlekete döndükleri günün sabahında, onun ölüm haberini aldılar. AKP buna ne diyor? Nimet’in korunmak için başvurduğu karakolda polisin “kadınsın adın çıkar” diye onu evine geri göndermesine ne diyor?

Bu AKP’nin polisi, hele bu son günlerde o kadar hareketli o kadar atak iken, Kürt halkını kurşunluyor, itfaiyeciye saldırıyor, hekimleri kalkanlarla ittiriyor iken, kadınların korunması konusunda nasıl bu kadar hareketsiz? AKP buna ne diyor?

Çorum’da Hanife, eski nişanlısı tarafından av tüfeği ile öldürüldü. AKP’ye göre boşanmak yasak, peki evleneceği insanı seçmek de mi yasak? Buna da cevap versin çünkü AKP’nin kayıtlarına “aile içinde” olmayan hiçbir şey girmiyor. Yani Hanife’yi öldüğü halde saymayacak bir kafa bu. Gülşah öğretmeni, Pınar’ı, öldürülen liseli çocuklarımızı, sağlık emekçisi Berna’yı ve daha bir çok kardeşimizi saymadığı gibi.
*

Türkiye modernleşirken, kadınlar öldürülüyor.

Kadınların modernleşmesine, erkek egemenliği direniyor, sırtını da devlete; AKP’ye yaslıyor. Çünkü Türkiye modernleşirken, AKP “cahiliye” döneminde.

Türkiye modernleşecek, tarihi durduramazsınız.

Ama kadınlar, gençler, Kürt halkı, işçiler, doğa öldürülmeyebilir. Bütün bu insanlık suçlarını durdurabiliriz.