Hakan Öztürk / hakanozturk1871@gmail.com / 2013.12.11

Gezi Direnişi analiz ediliyor.
İlk sorun nedir?
Bence havalı olmaya çalışan, divan edebiyatını gölgede bırakacak laflarla doldurulmuş değerlendirmeler.
Bazıları hep zaten öyle konuşup yazarlardı. Eskiden onları çok kınamıyordum.
Neden?
Çünkü dönemin insanıydılar. Dönem öyleydi, onlar da öyleydi. Ama artık koskoca bir ayaklanma gördü bu ülke. Biraz olsun ritmimiz değişsin değil mi?
Aslında çabalayanları var.
Mesela ilk kez marksist olması gerektiğini, bir marksist gibi düşünmesi gerektiğini hatırlayanlar. Bence güzel. Gel gör ki alışkanlıklar kolay kolay değişmiyor.
İlginç olmaya çalışmanın tuzağına düşüyorlar. Politik değilim, örgütlerden değilim diyenlerin hoşuna gidecek şeyler söylemenin hevesindeler.
İnsan zaten bir analiz yapmaya çalışırken kan ter içinde kalır. İlginç olmaya pek fırsatı kalmaz. Dikkatini gözlemlediği olgularla ilgili isabetli sonuçlar çıkartmaya verir. Çünkü bunun sonucunda siyaset yapmak üzere emek sarf edecek, örgütlü faaliyet yürütecek, başı belaya girecektir.
*

Analiz yapanın örgütlü olarak siyaset yapma gibi bir derdi yoksa her şey kayar.
Bu analizcilerin kayıklığının temeldeki nedeni budur.
En üzüldüğüm noktalardan birini şöyle ifade etmek isterim:
Gezi mütehassısları, çok büyük hacimlerde analiz yapmış olabiliyorlar fakat, örneğin Gezi sürecinin devamı olan forumların semtinden bile uğramış değiller.
Gezi Direnişi ölmemiş sağ kardeşim, buyur gel forumlara.
Yok, gelmez.
E forumlara gelmeyeceksen, mücadeleyi sürdürmeyeceksen ne konuşuyorsun?
Forumlara gelinmediği zaman başka bir örgütlü mücadele yürütülüyor mu? Onu da hak getire.
Ama sorsan bu kardeşlerimizin hepsi Lenin, Mao, Troçki gibi neredeyse.
Memlekete teori lazım ya. Onu bu kişiler temin ediyor.
Lenin, Mao, Troçki her an politik mücadelenin içindeydiler, kenara oturup teori üfüren insanlar değillerdi.
Onlara özenen arkadaşlarımızın bir milimetre kadar o büyük insanların örnek hayatlarını hatırlamalarını rica ediyorum.
Gezi Direnişi’yle birlikte örgütlenme ihtiyacı, siyaset yapma ihtiyacı, devrim ve sosyalizm ihtiyacı ortadan kalkmadı bilakis bu büyük kavramlar bütün ihtişamıyla geri döndü.
Analizci arkadaşlarımız sayfalarca yazıyorlar yazıyorlar ama tam konu örgütlere geliyor hop kamera şöminede.
Sayfalarca yazıyorlar yazıyorlar konu tam güncel siyasete geliyor hop başlasın sevgi şelalesi.
Konu tam kendini marksizmin devrimci koordinatlarında tanımlamaya, marksist birikimi savunmaya geliyor hop necefli maşrapa.
*

Bunları neden yazdım?
Şundan:
Eğer nasıl örgütleneceğimiz üzerine konuşmuyorsa bir analizci kesinlikle göz bağcılık yapıyor demektir.
Örgüt yoksa “yollar gidişime, kızlar duruşuma hasta” politik hattı analizlere hakim olur.
Olay örgütten açılır örgütten kapanır.
Mihenk taşı örgüttür.
Çözüm örgüttür.
Bir meselenin çözümünde yer almayanlar, meselenin kendisidirler.