Yazıya, başbakanın bugün yaptığı “meclisten başka yere bel bağlamam” anlamına da gelen konuşmasında, tam kendi kullandığı sözcükler ile başlamak istedim. Google ile “başbakan+meclis” araması yaparken neler buldum neler;

“Başbakan mecliste ağladı”, “Başbakan mecliste şiir okudu”, “Başbakan mecliste marş dinledi”, “güldü”, “üzüldü” uzayıp gidiyor.

Başbakan,  şiir okumak dâhil her şeyi yaptığı, bu yüce bulduğu mercide, gerçek ve demokratik bir meclis işleyişi için ne yaptı peki?

Bırakınız meclise sormayı, kendi kabinesine sormaya bile tenezzül etmeyip belediyecilikten, ekmeğin rengine, kadın bedeninden genç insanların zihnine kadar, asla girmemesi gereken konularda dahi söz söyler, talimat yağdırırken meclisin üstünlüğü neredeydi?

 Başbakanın, fikirlerin söylendiği centilmence bir tartışma ortamının yani gerçek bir meclis havasının içinde göründüğü tek bir kare fotoğrafını bulamazsınız.

*

Meclis önemli ama şimdi ortaya çıkan MGK belgeleri var. Bakınız darbeciler dakikasında atladılar, 28 Şubat davası düşmelidir dediler.  Ne kadar mantıklı; belgeler öyle ise bu da böyle olmalı diyorlar işte. 

Bu meclis önemliyse, 28 Şubat’ın meclise gölge düşüren bütün yönleriyle yargılanması gerekmez mi?  Sadece başörtüsü yasağı değil, yani EMASYA protokolü, 19 Aralık katliamı, antidemokratik ve emeğe saldıran bütün yasalar, generallerin gölgesinde gelmedi mi? Bunlardan niye rahatsız olmuyorsun başbakan? Meclis önemliyse, 12 Eylül’ün çürümüş kurumlarının hala yaşamasından, seçim barajından, önem verdiğiniz millet iradesinin sakatlanmış temsilinden neden hiç rahatsız olmuyorsunuz?

*

Bugün “Meclis'in ve siyasetin saygınlığından ödün vermeyeceğiz” diyorsunuz.  Güzel söz, insanın inanası geliyor ama şimdi ifşa edildiği gibi, devletin kurumlarını; yani bu halkın ödediği vergilerle var olan kamu kaynaklarını cemaate teslim ederken niye aklınıza gelmedi meclisin önemi?

Rantın, iktidarın ve her biri emekçinin alın teriyle ödenen kurumların, onların çalışanlarının,

Emniyetin, adli tıbbın, yargının, eğitimin, üniversitelerin, onların kadrolarının,

Yani sağlık, eğitim, adalet gibi, bir toplumu ayakta tutan ne varsa,

Ve geleceğimizi oluşturan en evrensel ihtiyaçlarımızın, nasıl ve kim tarafından karşılanacağının,

Bir yağma gibi pay edilmesi sırasında,

Hangi meclise dayanarak,  ne hakla karar verdi başbakan?

Açıklanabilir mi bu? Bu toplum ayaklanmasın da ne yapsın?

*

Ama siz, bu önem verdiğiniz mecliste, halkın oylarıyla o koltuklarda oturanların uyumasından bile rahatsız olmadınız ki hiçbir zaman.

Eğer meclisi bu hale getirmeseydiniz,

Ethem kardeşimizin davasında, o mahkeme heyeti utanmazca uykuya dalamazdı.

Bu skandalın fotoğraflarını görünce, mesleğini icra ederken uyuma hakkı nerede görülmüş sorusu geliyor insanın aklına. Öğretmen sınıfta uyur mu? Bir doktor ameliyatta uyusa ne olur? Bir kaptan şoför, hele bir pilot? Allah muhafaza.

Mesleğini yaparken uyunan tek bir yer var: TBMM.

*

Oysa parlamento gerçekten çok önemlidir. Darbelere karşı her zaman savunulmalıdır. Böyle bir rezalet ortamında bile, AKP’yi generaller tehdit etse, yine seçilmişler, meclis yani siyaset savunulmalıdır.

Onların paraları pulları, yatları, katları, yetkileri, kurumları vardır. Emeğiyle geçinenlerin ise elindeki tek kuvvet siyasettir.

Mahkeme heyetini uyandıran halk, meclisi de uyutmayacaktır bundan böyle.