Hakan Öztürk / hakanozturk1871@gmail.com / 2013.12.04

 

“Bakın sağcılara ne güzel anlaşıyorlar. Hep birlik halindeler. Bizim sol ise hep tartışıyor.”

Ne oldu kardeşler? AKP ile cemaat arasındaki kavgayı izliyor musunuz?

Ey bu saçma sapan konuşmaları yapanlar acaba kanaatiniz tırnak ucu kadar değişti mi?

Bazı insanlar hem solun içinde, hem de solun tartışmasını istemiyor. Bu ne menem bir solculuktur hakikaten aklım havsalam almıyor.

İnsanlar sonu görünmez bir davanın içine girecekler; her şeylerini kaybetmeyi göze alacaklar ama ne yapacaklarını asla tartışmayacaklar.

Mafyanın fedaisi mi bu insanlar?

Bir kişi çok uzun bir yolculuğa çıkıyorsa elbette ki düşünür, taşınır ve tartışır. Kolay karar veremez. Her defasında her şeyi bir kez daha gözden geçirir. Kafasına takılan bütün konuları sorar. Kendisine benzer düşünenler yakınlaşıp uzak düşünenlerle sonuna kadar tartışır.

Bunda şaşıracak, ayıplanacak hiçbir şey yoktur aslında.

Bilakis övülmeli, yerinde bulunmalıdır.

Maalesef öyle olmaz.

Rönesans ve reform görmemiş olmak budur işte.

Kopernik’in bizim memleketli olmaması budur.

1848 devrimlerini yaşamamak, Paris Komünü’nün kurulamaması budur.

Matbaayı tepmek budur.

Avrupa’nın hep tekniğini almaya çalışmak, ahlakını hiç almamak budur.

Ahlakı alınmadan tekniği alınamaz oysa ki.

Avrupa tekniği ve ahlakıyla bir pakettir.

 

*

Gelelim konumuza.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sol takipçisi ne der?

“Sol tartışmasın. Bir otorite çıksın herkes onun dediğini yapsın.”

Solculuk seviyesini buradan anlayınız artık.

“Atatürk gibi birisi çıksa da hepimizi yeniden kurtarsa” mantığının sol içindeki tezahürü. Gücünü asla kaybetmez.

Atatürk, İnönü o da olmazsa, İnönü’nün torunu.

 

*

Tayyip Erdoğan bir konuştu bizim hasbelkader sol tereyağı gibi cızır cızır eridi.

“İmkanım olsa her evin kapısını tek tek çalarım”

Ah bizim sol da kapıları şöyle bir çalaydı. “Kapıları çalan benim, teyze amca gel solcu ol…”

Ama Erdoğan uyanık tabii. Gidip kendisi çalıyor ya da partiden adamlara-kadınlara çaldırıyor.

Başarısının sırrı bu.

Peki Erdoğan şu anda dershanelerin kapısını çalmakla mı yoksa dershanelerin kapısını kapatmaya çalışmakla mı meşgul?

Buyurun efendim soruyorum işte.

Şu anda dershanelerin kapısını kapatmaya çalışıyor değil mi?

Yani kapı çalmıyor, kapı kapatıyor.

Yani bu iş öyle ip gibi dümdüz bir yol değil. Çok tespih çekerek cennete gidilmiyor.

Yani Erdoğan şu anda cemaatle çatışıyor, tartışıyor.

Zaten Necmettin Erbakanla da tartışmışlardı. Sonra başka parti kurdular. Muhtıra verenlere itiraz ettiler. Darbe yapmayı planlayanları tutukladılar. Ekonomiyi önceki dönemlere oranla düzgün tutmaya çalıştılar. Kürtçe kanal açtılar, Kürtlerle görüşmeye razı geldiler. Başörtüsünü serbest hale getirdiler. Heykelleri yıktırdılar, otoyolları yaptırdılar. Gezi Direnişi’nde şiddet uygulayan polisi savundular. İçkiyi yasakladılar. Kürtajı kısıtladılar. Nüfus artışını desteklediler. Seçim barajını asla düşürmediler.

İyi, kötü veya berbat olsa da siyaset yaptılar; kapı çalmacılık değil.

Solculuğu kapı çalmacılık sananlara bir kez daha hatırlatmak isterim.