Hakan Öztürk / hakanozturk1871@gmail.com / 2013.11.27

 

Başbakan giriyor konuya.

“Üniversiteli öğrenciler kızlı-erkekli aynı evlerdeler. Bu evlerde karma karışık şeyler olabiliyor.”

“Buna çok dikkat etmeli; biz kızlarımızı çok önemsiyoruz; üzerine titriyoruz” demek istiyor yani.

Ne diyelim? Peki.

Başbakan yine kadınların iyiliğini düşündüğü için kürtaj olmalarını da istemiyor. Zamanında kocaman bir tartışma başlatmıştı. Kadınların doğal yollardan doğum yapmasını istiyor. Onların mutluluğu için.

Başbakan Kadıköy iskelesindeki kadınların giyiniş tarzını pek beğenmediğini söylüyor. Niye? Yine kadınların iyiliği için.

AKP’li Meclis Başkanvekili, her an yarım gülümseyen Sadık Yakut, karma eğitimin yanlışlığını ortaya atıyor. Kız öğrenciler, erkek öğrencilerden rahatsız olmasın diye düşünüyor. Yani yine kadınlar korunmak isteniyor.

AKP’lilerin familyasından Ömer Tuğrul İnançer “hamile kadının sokakta gezmesi estetik değil” lafını patlatıyor TRT’de. Niye? Yine kadınların güzelliğini ve estetiğini düşündüğü için.

Bu zihniyet dünyasında kadınlar çok önemli.

Kadınlar hep sakınılıyor, korunuyor ve iyilikler içinde olması isteniyor.

AKP bu konularda en yüksek perdeden konuşuyor. Bas bas bağırıyor. Hiç susmuyor.

Bunların hepsine dişimi sıkıp “tamam” diyorum.

“Tamam” diyorum da arkadaş, peki kadınlar erkekler tarafından öldürüldüğü zaman, cinayete kurban gittikleri zaman, neden ağzınızı açıp tek kelime etmiyorsunuz.

Kadının her şeyiyle ilgili görüş beyan edenler, neden kadın cinayetleri üzerine gibi hiç konuşmuyor?

Neden bu derin sessizlik?

Hani kadınları önemsiyordunuz, hani kadınları sakınıyordunuz, hani onları korumak için çırpınıyordunuz.

Nereye gitti o hararetiniz.

Hani pancar gibi kızarıyordunuz.

Kükrüyordunuz.

 

*

Bakın size şöyle söyleyeyim…

Başörtülü olarak üniversiteye gidebilen kadınlar başörtüsü takmanın yanı sıra başka şeyler de isteyebilir bu hayattan ve bu toplumdan.

Örneğin anlaşamıyorsa boşanmak isteyebilir.

O yaptığınız adalet saraylarında hakkını arayabilir.

Üniversitede okuduğu alanda çalışmak isteyebilir.

Feshane’deki etkinliklere katılabilir.

Yapılmış duble yollardan gidip başka şehirleri görebilir.

Bu kadar modadan bahsediliyorken modaya uygun giyinebilir.

Komşusu kadınla AVM’de alışverişe çıkabilir.

Boğaza karşı bir banka oturup, bütün bir dünyaya sırtını dönüp, denizi seyredebilir.

Kadıköy vapuruna binip Tayyip Bey’in kıyafetini beğenmediği hanımlarla tanışabilir.

Onlarla çay içebilir.

Çalışıp, tek başına yaşayıp, çocuğuna bakabilir.

Kocasıyla tartışabilir.

Annesinin evine dönebilir.

Eski eşiyle barışmayabilir.

Ama öl-dü-rü-le-mez.

 

*

AKP’liler peygamberleri çok sevdiklerini söylüyorlar hep.

Hiçbir peygamber kadınların öldürülmesini sessizce onaylamazdı.

İnanmak, inanmış insanları sevmek, kandil simidi yiyip oturmak değildir.

İnanmak demek, hep kadınların kıyafetlerinden konuşmak demek de değildir.

Peygamberlerin inandığı gibi inanmak, kadınların cinayete kurban gitmelerine sonuna kadar karşı çıkmak olabilir ancak.