Çok kötü bir yere doğru gidiyoruz.

Diyarbakır, Hakkari ve Şırnak’ta büyük bir harekat yürütülüyor. AKP ortaya çıkan savaşı iliğine, kemiğine kadar sömürüyor. Bütün Kürt halkını sorunun sebebi olarak gösteriyor. Büyük bir nefret üzerinde toplumun diğer bütün kesimlerini birleştiriyor.

Toplum vatanın bölünmesi korkusuyla Erdoğan’a destek veriyor.

Halbuki bu vatanı bölen ve bunu 7 Haziran seçimlerini yok saydıktan sonra başlatan Erdoğan’ın ta kendisi.

Toplumun bedenine paslı bir çivi gibi saplanmış durumda. Erdoğan’ı bu ülkenin etinden tam çıkarıp atacakken her şey sarsılıyor ve çivi daha derine dalıyor. Çünkü Erdoğan’ın bedene verdiği acı çok büyük. Bir paslı çivi verdiği acıyla koca bir gövdeyi yönlendiriyor.

Bu ülkede bir Kürt meselesi varken Erdoğan’a benzeyen insanlar çıkabilir ve ülkeyi kilitleyebilir. Her sorunun cevabı olarak bu meseleyi gösterir.

Erdoğan aslında ülkenin iyiliğini düşünen biridir. Ne yapmaktadır? Teröristlerle savaşmaktadır. Bu temel ona her türlü aşırılığı yapabilme hakkı tanır. Bu temele dayanarak din devletine kadar gidebilir. Zaten istediği de budur.

Kemalistler bunu görmüyor.

Sosyal demokratlar bunu görmüyor.

Cumhuriyetçiler-ulusalcılar bunu görmüyor.

Laik milliyetçiler bunu görmüyor.

Kızının başı açık olan muhafazakarlar bunu görmüyor.

Güzel motiflerle süslü türbanını takıp istediği gibi caddede yürüyebilen kadınlar bunu görmüyor.

Dünyaya IŞİD’çilerin pis gözleriyle bakan bir avuç azınlığın oyununa geliyoruz.

Bu oyunu bozmalıyız. 

*

IŞİD kafasında olanlar dışındakiler bir araya gelmeli.

O zihniyet şimdi Tayyip Erdoğan’da temsil oluyor. Erdoğan’a karşı olan herkes bir araya gelmeli.

Araya hiçbir şey sokuşturmaya gerek yok.

Acil ve büyük tehlike budur.

Başat çelişki Erdoğan ve bütün halk arasındadır.

Kürt halkına yönelik ön yargı bir yana bırakılmalıdır. Kürtler bu ülkede ve hatta bütün Ortadoğu’da laikliğin en büyük koruyucusudur.

Laiklik savunulacaksa Kürtler olmalıdır. Faşizme karşı durulacaksa olmalıdırlar. Demokrasi olacaksa olmalıdırlar.

*

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kan dökmeden yapamazsınız demesi sonuna kadar haklıdır. Laiklik, demokrasi, cumhuriyet ve parlamento savunulmalıdır. Bunun lamı cimi yoktur. Bıçak kemiğe dayanmış durumdadır.

O zaman armudun sapı üzümün çöpü diyerek siyaset yapılamaz.

Kılıçdaroğlu doğru tutumunu ve bu önemli çıkışını sürdürmelidir.

Erdoğan kanımızı dökmektedir zaten. Bu durdurulmalıdır.

Eğer demokrasinin kan kaybetmesini engelleyeceksek ve “yapamazsın” diyeceksek, adım atmalıyız.

Bu hususla ilgili olarak CHP eski milletvekili Rıza Türmen çok yararlı olabilecek ve ön açabilecek bir çıkış yaptı. Kaleme aldığı yazıyla “AKP’nin hegemonyasına itiraz eden bütün demokratik güçlerin katıldığı bir kurultayın toplanması” çağrısında bulundu.

Yazını yaklaşımı ile Kılıçdaroğlu’nun hamlesi üst üste getirilebilir.

Toplumsal muhalefet bunun için enerji sarf etmelidir.

Türmen şöyle söylüyor yazısında: “Türkiye’de  bir uçuruma doğru sürüklendiğimizi görmemenin olanağı yok. Bunu iktidar partisi  de görüyor. Ancak onlar için her şeyden önemli bir  “dava” var. Kendisinden olmayan yüzde 50 üzerinde hegemonik bir yapı kurarak, tek tipçi, otoriter, tek adamın iradesine dayanan, dinsel referanslı yeni bir Türkiye kurmak.”

Buna itirazımız varsa, bütün itiraz edenler olarak harekete geçmeliyiz. 

hakanozturk1871@gmail.com