Görüşmek, görüşmek, görüşmek.
Tayyip Erdoğan, Obama ile görüşmek istiyor. Ona diyecek ki PYD de terör örgütüdür. Kürtlerin kurdukları bütün örgütler terör örgütüdür. Kürtlerin kurduğu künefe dükkanı bile terör örgütüdür.
Ve fakat insanları sırf selefi denilen mezhepten olmadığı için öldürenler ılımlı muhalefettir. Kafa kesenler, insan yakanlar, kadınları köle pazarında satanlar muhalefet akımıdır.
Türkiye’de hapse atılanlar gazeteci değildir. Casustur. Bana her gün yağcılık yapmakla görevli, daha ne söyleyeceğimi duymadan “anlaşılmıştır efendim” diyenler gazetecidir.
Türkiye’de tutuklandı diye memleketin altını üstüne getirmiştik, onu tutuklatan savcıları görevden almıştık ama Reza Zarrab bizi ilgilendirmez. Bu arada fazla derine gitmezseniz iyi olur.
Siz giderseniz bir şey olmaz ama ben gidersem devlet yıkılır. Ne adamım ben yahu.
Ben hiçbir şeyi tanımıyorum saygı da duymuyorum ama diktatör de değilim. Ben diktatör olsam sen su içemezsin, yengeyle gezemezsin…
*
Tayyip Erdoğan tam bir efsane.
Ama tam bir şehir efsanesi. Radikal İslamcı şehir efsaneleri galerisi.
Bu insan bütün İslamcı şehir efsanelerini bir araya getirip iktidar olabilme başarısını gösterebildi. Her gün bu nevi efsaneleri katlayarak üretiyor.
Hiçbir İslamcı, hiçbir şeyi başkasından öğrenecek değildir. Zaten o bilmektedir. Hiçbir şeyi öğrenmesine gerek yoktur. Bir şeyi öğrenmek küçültücüdür. “İlim Çin’de bile olsa gidip alınız” yaklaşımı yanlıştır. İlim Çin’de olamaz. İlim Müslüman ülkelerde olabilir. Çin kimmiş. Çekik gözlüler.
Önemli olan kadın değil ailedir. Kadına ne olursa olur yeter ki aile bozulmasın. Yani ailedeki erkek gibi erkeğin morali bozulmasın. Asabı bozulmasın. Pompalı tüfekle vurabilir icabında. Bu da bir namus koruma şeklidir. Kadının önemli olduğu fikri Yahudilerin bir fitnesidir.
Müslüman bir toplumda hiçbir uyumsuzluk, tartışma ya da farklılık olamaz. Herkes en büyük şıh ne diyorsa onu yapar. O en doğruyu söyler. Herkes böylelikle zaten çok mutludur. Şıh konuştukça diğerlerinin mutluluğu daha da artar. Diğerleri olabildiğince susar. Bundan gayri bir hal olabileceğini düşünmek kesinlikle fitne sokmaya çalışmaktır. “Fitne sokuyorlar” kavramı her şeyi açıklar. Kötülük dışarıdan gelir. AKP ile cemaat arasındaki tartışma da bir fitne sonucudur. Sonucu mudur? Ona emin değiller artık…
Parlamento ne saçma şeydir yarabbi. Ne düzensizliktir. Bir iktidar partisine karşı muhalefet denile insanlar çıkıp laf etmektedir. Koskoca iktidar partisine, koskoca başbakana. İktidar varsa neden muhalefet diye bir bozgunculuk çıkarılmaktadır? Muhalefet tamamen bir israftır. Onlara verilen maaşlar israftır, onlara verilen koltuklar israftır. Onlara verilen bir tas çorba bile haramdır. Muhalefet denilen çapulcular olacağına bütün illerden iktidar milletvekilleri seçilmelidir. 550 milletvekili de iktidar milletvekili olmalıdır.
Hiçbir ortaya çıkan durum mevcut koşullardan, tercih edilmiş tutumlardan kaynaklı değildir. Her şey fıtrattandır. Her şey her şeyin fıtratında vardır. Bir ihtimal daha yoktur. Olacağına varır. Fıtratında kötülük olanlar fıtratında iyilik olan AKP’yi eleştirir. Bu herhangi bir sebepten kaynaklı olamaz. AKP eleştirilecek bir işi yapıyor olamaz. Başkalarının fıtratında darbecilik olduğu için onu eleştirir. Bu budur.
Eğer çoğunluktaysanız her konuda haklısınız demektir. Evrensel hukuk, bilimsel doğru diye bir mevhum yoktur. Eğer isterseniz ve yeterince oy aldıysanız herkesi hapse atabilir ya da öldürebilirsiniz.
Medeniyet denilen kavram tamamen gereksizdir. Her yerde insanları linç etmek, en gaddar cezaları herkesin seyredeceği şekilde uygulamak en güzel dünyadır. Herkes aslında buna ulaşmak istemektedir de ulaşamamaktadır. Tez elden buna ulaşmalıyız.
Eskiden Osmanlı sınırları içerisindeki toplumlar aynen donmuş bir şekilde bizlerin yeniden onlara hükmetmemizi beklemektedirler. Bizlerle teker teker savaşarak hakimiyetimizden çıkmışlardır ama olsun. O sayılmaz. O ara biraz sinirliydiler. Aslında bizim hakimiyetimiz tadı hepsinin damağında kaldı. Neredeyse gelin bizi işgal edin raddesindeler. Biz Türkleri görünce hepsinin dizlerinin bağı çözülüyor. Hepsi bizim onlara halife olmamızı istiyor. İran dahil.
*
Ömrümüz bunlarla geçiyor işte. Ben bunları sürekli dinlediğimiz için kemik kanseri olacağımıza inanıyorum. Çünkü temellerimizi çürütüyorlar.
Tayyip Erdoğan’ın gerçekten bir efsane ama. Şehir efsanelerinin kralı. Müthiş bir marka değeri var.
Eskiden hanlarda çay ya da kahve markayla alınırdı handaki çaycıdan. Çay içmek isteyen marka verirdi çayını alırdı. O açıdan marka çok değerliydi. Esnaf çayını içerdi, çaycı da markalarını şıkır şıkır önlüğünün cebine atardı. Erdoğan o anlamda çok değerli bir marka.
Gelgelelim bu markaların mevcut iş hanı dışında en ufak bir değeri yoktu. Düpedüz geçersizdi.
Erdoğan’ın Türkiye dediğimiz iş hanı dışında tamamen değersiz ve geçersiz olması gibi.