Sanki hep birlikte en utanç verici şeyleri yapalım ve ortaya çıkarsa da arsızlıkla savunalım kararı almış gibiler.

Toplumların hayatında kırılma noktaları vardır hani.  Bu arsızlıkta kırılma noktası çoktan başladı ama son günlerin sarsıcı gündemi haline gelen “cinsel istismar” konusunda böyle bir kırılma anı neydi diye düşündüğümüzde akla Diyanet İşleri Başkanlığı’nın skandal fetvası geliyor. Diyanet İşleri’ne bağlı internet sitesinde “Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını düşürür mü?” sorusuna Diyanet’in Fetva birimi, soruyu cevapsız bırakmak ya da soranla ilgili suç duyurusunda bulunmak yerine, soruyu dini yanıtlamayı uygun buldu. “Babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur” cevabını verebildi.

Dünya tarihinde ilk yasak, ensest yasağıdır. Diyanet, tarihte ahlakın ilk kalkış noktasını bozdu, aksı değiştirdi. Üstelik bunu dinsel değerleri kullanarak yaptı. Bundan sonrası tufandı hakikaten ve öyle oluyor. Diyanet, onun arkasına dizilen Aile Bakanı, AKP, Erdoğanlar tarafından uygulanan IŞİD tarzı siyaset, cinsel istismar konusunda bir akışı değiştiriyor. Olayların akışı bu yüzden böyle.

Fetva tepkiler sonucu cevap kısa sürede siteden kaldırılsa da, anlamı akıllardan silinmedi.  Ardından hemen her gün yeni bir taciz, cinsel saldırı, istismar haberine uyanır olduk. Öyle ki bu olguların birçoğu da Türkiye’nin yoğun gündeminde araya kaynıyor ancak Ensar Vakfı gibi çok boyutlu olanları kamuoyu gündemine girebiliyordu. Oysa yılın ilk 3 ayı bitmeden, Türkiye tüm savaş, şiddet ve cinayetlerin yanında nasıl bir taciz ve tecavüzler ülkesi haline geldiğini ortaya koyan birçok örnek yaşandı. Fetvadan sonra neler olduğunu kısaca bir hatırlayalım:

 

- Ocak ayında; Rize’de Çocuk Esirgeme Kurumu Müdürü’nün 2 erkek çocuğa cinsel

istismarda bulunduğu… Aynı kişinin daha önce aynı suçtan iki soruşturma geçirdiği ve dönemin mülki idare amirlerinin koruması nedeniyle yargılanmadığı… İstanbul’da Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeninin sınıfta “Ben tayt-pantolon giyen kızların bacak arasına bakınca şehvet duyuyorum” deyip devamında sınıfta pantolon giyen bir kız öğrencisini ve bir başka erkek öğrenciyi kaldırıp  erkek öğrenciye “Sen ne hissediyorsun?” diye sorduğu… Ankara’da Anadolu İmam Hatip Lisesi Kuran öğretmenine 15 yaşından küçük 12 kız öğrencisine cinsel istismar ve bir veliye de tacizde bulunduğu iddiasıyla dava açıldığı, sanık hakkında daha önce öğrencilere sarkıntılık suçlamasından ‘takipsizlik’ kararı verildiği… İstanbul’un en merkezi bölgelerinden biri olan Bağdat Caddesi'nde tüm ülkeyi ayağa kaldıran bir cinsel saldırı yaşandığı, ardından sosyal medyada “O saatte sokakta ne işi vardı?”, “Kadınlar fahişe gibi giyinemez” gibi yorumlar yapıldığı… Kayseri’de lise öğrencisi Cansel Buse’nin matematik öğretmeni tarafından cinsel istismara uğradığı, durumu okul yönetimine bildirdiği halde yönetimin olayı örtbas etme çabasının üstüne intihar ettiği…

- Şubat ayında; Düzce’de bir imamın 14 yaşındaki kız çocuğa istismarda bulunduğu ve görüntüleri kaydettiği… Ankara’da bir lisede matematik öğretmeni C.E.’nin  kız öğrencileri taciz ettiği…

- Mart ayında; Kayseri’de 15 yaşında Mafe Zafur’un  intihar ettiği, cebinden kocasının ismi ve başlık parası miktarı yazan bir kağıt çıktığı… Aynı gün Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yayımladığı Kadınlar Günü videosunda gelin olarak kullandığı küçük bir kız çocuğu görüntüsünün üstüne “gelenektir” yazdığı, videonun pedofiliyi meşrulaştırmasına verilen tepkiler nedeniyle kısa sürede yayından kaldırıldığı… Tam bu sıralarda Emine Erdoğan’ın “Harem kadınlar için bir eğitim yuvasıdır” dediği… Konya’da İmam Hatip Lisesi müdürünün bir öğrencisine dini nikah kıyarak cinsel istismarda bulunduğu… Ankara’da bir lisede edebiyat ve din dersi öğretmeninin öğrencileri üniversite sınavını kazanmaları için ”Hipnotize edeceğini” söyleyerek öğretmenler odasında taciz ettiği… Nazilli’de Çaylı ortaokulunda bir görevlinin 6 kız öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu… Susurluk’ta 17 yaşındaki lise öğrencisi Y.B.’ye 20’ye yakın kişinin tecavüz edip, videoya kaydettikleri… Aynı gün Bandırma'da mide bulantısı şikayeti ile hastaneye giden 16 yaşında lise öğrencisi G.B.’nin hamile olduğu ve soruşturmanın genişlemesiyle bunun tecavüz sonucu olduğu…

 

Saymakla bitmiyor ama bu toplumsal sorunun dikkat çekebilmesi için ENSAR vakıf ve dernek evlerinde, bir öğretmenin, en az 45 erkek çocuğuna tecavüzde bulunduğunun ortaya çıkması gerekti. Ardından bütün toplum tarihte görülmemiş bir utanmazlığa tanık oldu. Tanık kalmayı kabul etmeyen toplum tepki verdi, konuyu dünya gündemine taşıdı. Çeşit çeşit hak ihlalleriyle yaşayan Türkiye, uluslararası gündeme bu kez de “pedofili” ile girdi, yazıklar olsun.

Aile Bakanı kıymetli vakıflarının “itibarını” savunmak için “bir kereden bir şey olmaz” diyerek kendinin ve Türkiye’nin itibarını tüm dünya karşısında yerle bir etti.

TBMM’de konuyla ilgili araştırma komisyonu ancak muhalefetin mücadelesi ile kurulabildi.

AKP’nin o elleri çocuklar için verilen bu önergelere bile red oyu vermeye kalkabildi.

Bu artık gelinen son noktadır. Kendi eliyle AK trol yaratıp besleyenlerin yarattığı cehennem bu. Trollerin ağza alınmayacak cinsiyetçi küfürlerini birileri de gidip kadın ve çocuk bedenlerine uyguluyorlar. En rahat uygulayanlar da üzeri “fetva”, “dindar nesil”, “kutsal aile” ve benzeri örtülerle kaplanmış olanlar.

İyi olan tek şey; bu gidişatı kabul etmeyenlerin mücadelesi. Bilinmeli ki, memlekette kaldığı kadarıyla bir hukuk, özgürlük, laiklikten söz edilebiliyorsak bu da, bu mücadele yüzü suyu hürmetinedir. Eğitimden adalete, her alanda toplumun sosyolojisini değiştirip her gün düşmanlık tohumu ekenlere karşı direnmez isek her şey çok daha vahim olacak.

Bir felaket tellallığı olmadığı, artık bütün olumsuz görüngüleriyle ortadadır. Fakat aynı zamanda mücadelenin olumlu örnekleri birikiyor; dışarıdaki kamuoyunun tepkisinden de kuvvet alarak TBMM’de muhalefet ortak ve kuvvetli bastırınca AKP’ye geri adım attırabildi. Muhalefet gerçekten işini yapınca, demek ki iyi bir şeyler de oluyormuş.