Dövülerek polis minibüsüne bindirilmeye çalışılan vatandaşımız bağırıyor:

- Ne vuruyorsunuz ulan ben terörist miyim?

Bu insan ne yapmış da dövülüyor sokak ortasında? Efendim internet kafesiyle ilgili bir sorun varmış.

Adam kendisine kötü muamele edilmesini kabullenemiyor. İsyan ediyor. Gelin görün ki terörist kabul ettiklerine kötü muamele edilmesini yanlış bulmuyor.

Onun yanlış bulduğu kendisinin dövülmesi.

Doğru bir şekilde dövülebilecek kişiler kim? Teröristler. Yani, Kürt kökenli teröristler. Hadi bir de komünistler.

Büyük filozof Marks der ki: Başka ulusları ezen ulusların kendileri de özgür olmazlar.

Güya teröristleri-komünistleri döverken, vur, gözünü patlat diye tezahürat yaptıkların yarın-öbür gün tepesi attığında seni de dövebilir.

Dövüyor işte.

Hep susmuşsun, hep susmuşsun sıra sana gelmiş işte.

Başka uluslar ezilirken susan uluslara sıra bir gün mutlaka gelir.

Sana dokunmayan yılan senin dışında yaşayıp gitmez hep. Bir gün gelip seni de sokabilir.

 

***

Eğer internet kafe sahibi dayağın sersemliğinden kurtulup “kardeşim benim polisim beni hem sever hem döver ama Kürtleri hep dövsün” derse ne olur?

Kürtçe konuşmak isteyince döv.

Milletvekili seçilince hapisten çıkarma.

Siyaset yapmak isteyince siyasallaşıyor diye partisini kapat.

Asayişi bozdu diye dışkı yedir, köyünü yak.

Yanlışlıkla bombala.

Nereye kadar?

On beş milyonluk bir halk sürekli dövülebilir mi? Soruyorum sizlere? Ne kadar dövülebilir?

En sonunda bu dayaklar bir yerden patlamaz mı?

Hadi diyelim ki “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” ahlakını bir tarafa koyduk. Bu kadar haksızlık etkisi en sonunda bir tepkiye sebebiyet vermez mi?

Veriyor işte.

Her gün her yerde kan, ölüm.

 

***

- Efendim biz Kürtleri istediğimiz kadar dövebiliriz.

- Neye dayanarak? Haklı olmaya dayanarak mı?

- Hayır, yüzde elli oy aldık ya ona dayanarak.

Yüzde elli oy, bir halkı asimile etmeye ya da sindirmeye yetmez. Aklınızı başınıza alın.

Nice yüksek oy sahipleri geçti bu diyarlardan. Menderesler,  Demireller, Ecevitler, Tansu Çillerler… Ama olmadı. Yine olmaz. Yine olmayacak.

Kırılmış kol daha fazla vurmayla iyileşmez.

Krem sürmekle de iyileşmez.

Nereden kırıldıysa oradan tutup yerleştirip alçıya almak lazım. Alçıda beklemek lazım.

Kırık kol böyle iyileşir.

 

***

- Yok, arkadaş biz kırılmış kola daha fazla vuracağız.

Vurma kardeşim. Vurma ki kırılmış kola vurulmasının feryadını daha fazla işitmeyelim.

Vurma ki kırılmış kolun acısı hepimizin vücudunu tamamen kaplamasın.

Asker cenazelerinde Kürtçe ağıtlar yükseliyorken vurma.

Askerlerin arabası dereye yuvarlandığına Kürt köylüsü koşuyorken vurma.

Vurma.

Vurma daha derine çünkü orda sen varsın.

 

             Hakan Öztürk / hakanozturk1871@gmail.com / 2012.08.14