Geçtiğimiz Pazar günü Kadıköy Meydanı doldu, taştı. Gezi direnişinde can veren altı genç insanın yüzleri dalgalandı insan denizinden, denize doğru.
 
Boşuna değil, 31 Mayıs gecesinde Asya’dan Avrupa’ya, Kadıköy’den Taksim’e yürümüştü bu halk. 
Anadolu yakasının halkı, bir büyük ayaklanmayı asıl tamamlayan olmuş, 1 Haziran sabahında Taksim’de direnenlerin imdadına yetişip, o güzelim parkı, kuşları, ağaçları, gönlümüze sunmuştu.
 
“Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” demeye, o tarihin uyandığı gecede, daha ilk anda başlanması da boşuna değil. Sonraki günler hep doğruladı bu sözü; her önemli memleket meselesinde mücadele yükseldi.
 
Bir arada durmamızı, geleceğimizi ve esasında nasıl yaşayacağımızı birlikte konuşmamızı sağlayan forumlar sayesinde, her tür gelişmeye anında refleks gösterebiliyorduk.
 
Forumlar boşuna değildi; “mücadeleye devamın” garantisiydi onlar. Bir arada olmamız anında birlikte karar verebilmemizi sağlıyordu, bu iyiydi. Ama bir arada konuşmamız, karar alabilir hale gelmemiz, bunun birikimi bambaşka bir şey daha doğurdu. Artık yalnızca refleks eylemler değil, karar alarak, kararı uygulamak için emek vererek, bilinçli ve örgütlü eylemler yapıldığında, çok önemli bir toplumsal karşılık buluyorduk. 
 
Ne yapacağını konuşanlar, ne yapacağını bilen bir toplum yarattı. 1 Eylül’de nasıl barış için el ele verdiyse, 15 Eylül’de de öldürülen kardeşlerini bağrına bastı, yüz bin insan yüz bin söz verdi onların hesabını sormaya. 
İşte bu, kesin bilgidir. 
*
 
Başbakan aylardır her konuşmasında Gezi direnişçilerini anıyor, her seferinde bir çağrı yapıyor biliyorsunuz.
 
 Gezmeye çağırdı, durmaya çalıştı,  şimdi de en son “ormana” çağırdı. Bu sefer kapsamı da genişletti, ağaç seven herkese, “ormana gitsinler” dedi. Medeniyetin “kent”lerden geldiğini, kendilerinin medeni olduğunu, ağaç sevenlerin de “barbar” olduğunu söylerken, kanıtları da pek sağlamdı doğrusu. Bu ağaç sevenler Ankara’da sürrealist Gökçek’in “canımcanım seramiklerini” kırdıkları için barbardılar.
 
Heykel yıkmak medeniyet, ağaçlar kesilmesin diyerek kentine sahip çıkmak yani Türkiye tarihinin gördüğü en modern ayaklanma barbarlık oldu ya, ben buna ne diyeyim?
 
İnsanlığın, kentlerin kuruluşuyla birlikte doğayla ilgili bambaşka ihtiyaçları başlamış ve kentlerin meydanlarıyla ve parklarıyla, içinde yaşayana nefes aldırabilen bir alan olması modernliğin ölçülerinden olmuştur oysa.  Bunu belediyecilikten gelen başbakan bilmiyor mu? Biliyor tabii. Ama ilçe belediye başkanları toplantısında böyle konuşuyor çünkü yerel yönetimlerini beton dökmeye tam ikna etmesi lazım. Salon da silme AKP’li erkek yönetici dolu. Her ne kadar hepsinde de müteahhit hal olsa da, en nihayetinde bu insanlar da betonlara doğmadılar, memleket bildikleri bir yerler, bir sevdikleri yeşillik var herkesin. Onların da ikna olması lazım, ağaçların artık sadece ormanda bulunabilmesine. Kentlerin ise tıpkı, Taksim yayalaştırma projesinde olduğu gibi betondan oluşmasına hepimiz ikna olmalıydık. Hem sonradan peyzaj yapılacaktı. Herhalde bu peyzajlar canımcanım seramiklerden yapılır, böyle kocaman bir sürahi şeklinde olursa bir de, oh ne ala. Hakikaten ağaç neymiş canım, tarih neymiş, heykel neymiş? Şöyle Anadolu kaplanı firmaların parlak parlak fayansları dururken değil mi?
 
Son olarak başbakan, aylardır “ben bu şehre bilmem ne kadar ağaç diktim” derken, şimdi ağaçları sadece ormanda bulursunuza nasıl geçti, bu nasıl tutarlılık, o bölümü anlayamadım. Başbakan gözüme safi peyzajdan oluşuyormuş gibi görünüyor. Burada kesin bilgi nedir, hiç bilemiyorum. 
*
 
Ama #kesinbilgi gerçekte nedir biliyorum:
 
Hani, Gezi direnişinin fitilinin yanan ucu olanlar var ya;
 
Öldürülen kardeşlerimizin kuşağı, Ali İsmail Korkmaz’ın yaşıtları,
 
Hani haklarında özel genelgeler çıkarılan, en son bakanların açılışlarına dahi gitmekten korktuğu üniversite gençliği var ya,
 
İşte onlar bir araya gelmişler, bir dergi yaratmışlar. İçinde akıl var, direnç var,  şiir var, her şey var. Mücadele için en kesin bilgiler var. Şimdi kesin mi? diye soracaksınız, ben de evet diyeceğim. Adı;   #kesinbilgi.
 
Çok iyi bir dergi olmuş, kesinlikle tavsiyemdir.