Bir bayram daha geride kaldı.

Önce, insanlığın iyiliği için çalışan herkesin, bayramı kutlu olsun.

Sonra, elbette bugünkü gibi olmasın, bayramlar hakikaten adına yaraşır olsun; adalet olsun, demokrasi olsun, halklar mutlu olsun dilerim. Peki ya sonra?

Böyle sordum çünkü bayramda gazetelerde karşımıza çıkan egemen hava çok rahatsız edici. Kara haberler kadar bu haberlerin ele alınış biçimi rahatsız ediyor. Şöyle ki; kimse kötü haber duymak istemiyor ve fakat buna bulunan çare, kötülüğü ortadan kaldırmak için mücadele değil, bu konuda hepten karamsar bir hal içinde “duymak istememek” ve neredeyse kulakları tıkamak oluyor.

Her yer dertli yazıyla dolu, her tarafta “bayram neyimize” başlıkları var ama sonrası yok.

Oysa iyi dileklerimiz için ne yaptığımıza bakacak tarih.

“Bu kötü haberlerden bıktık, yeter” deniliyor.  Bir kez “yeter” demek yetseydi iyi olurdu. Olmadı. Mesele de bu işte; öyle olmadığında ne yapmalı?

Zaman bu, durmuyor akıyor. Biz bayram havasında olmasak da tarihler geliyor geçiyor işte. Biraz sonra yine gelecek ve eğer egemen olan vurdumduymazlığa varan bu havayı kırmaz isek daha da beter gelecek.

Bu vurdumduymazlığı egemenler yapabilir, onların işi bu. Bir de, ruh sağlığı hakikaten kötü habere dayanmayanlar ve zarardan korunması gerekenler yapabilir.

Ama muhalefet yapamaz. Çok ayıp oluyor.

Muhalefetin esas işi, acı da olsa gerçekleri yazmak.  Bunu o gerçekle mücadele etmek, onu değiştirmek için yapmak.   Ama kimse ağzının tadını bozmak istemiyor. Tatilinin keyfini kaçırmak istemiyor. Duymak istemiyor efendim, ölümleri, kayıp acılarını, krizleri, siyaseti.

Akşamüstü birasını rahat yudumlamak istiyor, lütfen.

Lütfen ama buna hakkı yok mu? Mesela genç insanlar, kadınlar ölmese olmaz mı? Onun tadını kaçırmasa?

Çareyi hiç haber okumamakta bulanlar da var. Ya da aslında bu haberler hiç yazılmasa değil mi?

Ya, işte mesele bu. Baskı aygıtı da bu haberler yazılmasın istiyor zaten.

Gerçekleri bilmesin toplum, sadece reklamlara inansın yeter.

12 Eylül döneminde dahi görülmemiş bir sansür uygulanırken basına, ne yaman çelişki ki;  toplum durmadan siyaset konuşuyor. Bütün bayram ziyaretlerinin konusu siyaset.

Öyle ya da böyle, bütün evlerde Türkiye’nin en ağır demokratik sorunları konuşulurken AKP toplumu susturmaya çalışıyor, muhalefet vurdumduymazlık yapmak istiyor.

Boşuna çabalıyorlar.

AKP, başta ABD’nin Vietnam’ı olmak üzere çok denenmiş, çok yenilinmiş bir yolu zorluyor.

Dağ gibi demokrasi sorunları AKP “yok” deyince yok olmuyor. Elbet kendini duyuruyor çözülmemiş bütün sorunlar. O sırtını döndükçe, arkasında bıraktığı sorun durduğu yerde de durmuyor, birikiyor ve akacak bir mücadele kanalı buluyor.

İşte kadın cinayetleri de aynen böyle.

AKP’nin görmezden geldiği kadın cinayetlerini durdurmak için mücadele edenler, biliyorduk bayramın kadınlar için de zehir olabileceğini, çok ölüm olmasın diye diliyorduk. Sonuç; günde üç kadın cinayeti oldu.

Devletin de bilmesi ve önlem alması gereken bu gerçeği biz, son yıllarda her bayram çok sayıda kadın öldürüldüğü için biliyoruz. Sosyologlar nasıl açıklar bilemiyorum ama sanki erkekler için bayram, bir intikam aracına dönüşüyor. Tam bir erkek egemenliği konuşuyor; kadına “ben sana bayramı gösteririm” diyorlar sanki.

AKP kadınlar öldürülmesin diye önlem almadı, almıyor. Aynı zamanda sansür politikasını bu konuda sonuna kadar uyguluyor, sadece “çocuk doğurma” aracı olarak gördüğü kadın bedenlerinin nasıl yok edildiğini toplumdan gizliyor. Devletin hiçbir kademesinde kadın cinayetleri ile ilgili veri bile bulamıyorsunuz. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, bilgi alma haklarının bütün yollarını denediği halde hiçbir veri elde edemediği kadın cinayetleri verilerini kendisi toparlıyor bir süredir. Ulaşabildiği bütün iletişim kanallarından yararlanarak, Türkiye toplumunun felaket bir gerçeğini gözler önüne seriyor; “kaç kadın, kimler tarafından, hangi gerekçeler öne sürülerek, nasıl öldürüldü”? Bu soruların cevapları ve devamı, platformun geçtiğimiz günlerde basın toplantısıyla açıkladığı verilerin tamamı, platformun web sitesinde bulunabilir (www.kadincinayetlerinidurduracagiz.net).

Bu verileri bilmek, ortadan kaldıracağımız gerçek neyse onunla yüzleşmek için bize lazım.

AKP’ye lazım değil, o zaten çözmek istemiyor.  

Muhalefetin bir kısmı ve bazı kadın örgütleri de, bu konuda da çocuk gibi vurdumduymazlık peşinde. Yine ağzının tadını kaçırmak, tatilinin keyfini bozmak istemiyorlar, onları Allah affetsin. Ben burada periyodik hak ihlalleri raporu yayınlayan hak arama örgütlerinin dikkatini çekmek istiyorum. Yayınladıkları hak ihlalleri raporlarında “yaşam hakkı ihlalleri” bölümünde hala kadın cinayetleri ile ilgili kayıtlar yok. Kadın cinayetleri verileri bu raporlarda yerini almadığı sürece, devletin görünmez kılmaya çalıştığı kadın hak ihlalleri daha da görünmez kalıyor.

Kuruluş amacı hak aramak olan örgütlere seslenerek, kadın cinayetleri gerçeğini ortadan kaldırmak üzere gelin birlikte hak arayalım diyorum.

Vurdumduymazlık yapmak isteyen muhalefete ise, “başka bir dünya mümkün”  diyebiliyorsanız,  “başka bir bayram da mümkündür”  diyorum.