Suriye’de kimyasal silah kullanıldı.

Kimyasal silahı atıyor olanlara, satıyor olan ülkeler şimdi bir müdahaleye hazırlanıyor.

Kimyasalı kimin kullanmış olduğu hala belli değil. Ama kimyasal silah satan ülkeler için bu önemli değil.

Irak’ta da kimyasal ve nükleer silahlar olup olmadığı pek önem arz etmemişti. Bahane bulundu ve savaş başlatıldı. En sonunda ABD’nin enerji konusundaki çıkarları için işgal tamamlanmış oldu.

Gerçek budur.

Irak’ta da aynen böyle olmuştur.

 

*

Tayyip Erdoğan Mısır’da keskin nişancılar tarafından öldürülen bir kadın kardeşimiz için ağladı.

Bu gayet normaldir.

Bu sahte bir ağlama değildir. Erdoğan gerçekten üzülmektedir ve ağlamaktadır.

Kim üzülmez ki böyle bir duruma. Genç bir kız ölüyor.

Elbette ki Erdoğan da üzülüyor.

Buna Kılıdaroğlu’nun yaptığı gibi acz içinde olduğunu söylemek isabetsizdir. Olay böyle ele alınmaz.

Erdoğan’ın bir ayıbından, bir aczinden bahsetmek istiyorsak bu Mısır’daki kardeşlerimiz dışındakiler için kesinlikle ağlamadığı içindir.

Bir kere de odunlarla, tekmelerle öldürülen Ali İsmail için ağlamış olabilseydi kalpler onun ağlamasını kabul edebilirdi. Ama öyle olmadı.

Kendi keskin nişancıları gencecik çocukları gaz kapsülleriyle hep kafasından vurdular. Erdoğan bir  kere de bunun için hayıflansaydı.

Kuru kuruya deseydi bunu.

“Tüh yazık” deseydi televizyonu izlerken.

Eşine uyumadan önce “içim hiç rahat değil” deseydi bir kere.

“Ah evladım” deseydi.

“Gitmez olaydın o eyleme” deseydi. Kızsaydı buna ama ölmesine, öldürülmesine de kızsaydı.

“Olur mu böyle?” deseydi.

Çok öfkeli olsaydı ama Ali İsmail’in öldürülmesini kabul edemeseydi.

“Öldürmeniz mi lazımdı ulan!” diye bas bas bağırsaydı bakanlarına. Kıpkırmızı olsaydı.

“Gözyaşlarımı bitti mi sandınız?” deseydi.

Haberlerde gördükçe gözünü kaçırsa bile olurdu.

Ama yapmadı, asla yapmadı.

Yazıklar olsun.

Koskoca İslam ruhunun sana kazandırmaya çalıştığı iyilik duygularına yazık.

O imam hatip okullarında sana verilmeye çalışılan ahlaka yazık.

Hakkını veremedin.

Eğer “ne yapalım o eylem yaptı ve ölmeyi hak etti” diye düşünmemiş olabilseydin, o çok özlediğin 2071 medeniyetine değil, 2171 medeniyetine bizi çoktan ulaştırmış olurdun.

Çünkü büyük medeniyetlere yıl sayarak ulaşılmıyor.

İyi insan, iyi bir toplum olmaya çabalanarak ulaşılabiliyor.

Maalesef seninle birlikte hepimiz kaybettik.

Bizi gerilettin.

Sen hepimizin yüzünü yere eğdiren bir başbakanlık yapıyorsun.

Susarak onaylıyorsun, gepegenç çocuklar bu ülkenin dar sokaklarında katledilirken.