Gerçek bir akıl ile konuşmakla, kendini akıllı sanmak arasında dramatik bir fark vardır.

AKP’nin son dönem bütün politikaları bana hep bunu düşündürüyor.

Kendini ne kadar akıllı sanıyorsa, bizi de o kadar aptal sanıyor AKP.

Her seferinde tabiatındaki kaba sağcılığı, ince bir ayarla geçireceğini diye düşünüyor, bir taşla çok kuş vurmak istiyor. Anlaşılmayacak sanıyor, çaktırmadan yaparım sanıyor.

Bütün taşları da ben topladım diye düşünüyor zaten.  Barış süreciyle oy kaybı, para kaybı gibi endişeleri hepten üzerinden attıkça, Obama ile kafa kafaya fotoğraf çektirdikçe, kredi notunu arttırdıkça,  şımardıkça şımarıyor.

Bu gücün yarattığı şımarıklıkla ne yapacağını, nereye saldıracağını, neyi yasaklayacağını, nereye gaz atacağını, kimi döveceğini, nereyi yıkacağını şaşırıyor.

Bunu bir salgın hastalık gibi, bütün yöneticilerine bulaştırmış durumda.

Yanlış anlaşılmasın; bir siyasetin gerçek bir akıl ile donanmış örnek bir tutumu tüm yöneticilerine yayması iyidir. Ama AKP’ninkinde akıl, fikir, insaniyet yok; başta andığım kendini akıllı, karşındakini aptal sanma bönlüğü var.

*

Başbakan giderayak Reyhanlı’dan haberi sansürledi ya, Fatma Şahin de onu örnek almış, kadın cinayeti haberlerini basında yasaklamaya çalışıyor.

Kadınları korumak için seferber etmedikleri polisleri, üniversitelerde hak arayan genç insanların üzerine göndereceklermiş bir de.  Özel güvenlik yetmemiş, hak arama meydanlarını gaza boğmak yetmemiş, üniversitenin içine girmeliymişler. 

On bin istihdam demekmiş bu. Oh, atanamayan öğretmeni de polis yapıp bu dertten de öyle kurtulacağını san AKP. Ve bütün bu çok akıllıyım numaralarının hiç anlaşılmayacağını san, e mi?

Peki, Türkiye’de kadın cinayetleri toplumun her kesiminin ortak bir dramı olarak yaşanmaya devam ederken, kadınları korumakla yükümlü Bakan neden böyle açıklamalar yapar?

Çünkü kadın kardeşlerimiz öldürülmesin diye akılla donatılmış bir toplumsal mücadele var ve AKP’nin buna tahammülü yok.

Çünkü mücadelenin kadınlara kazandırdığı haklar var. Yeni koruma kanunu onların istediği gibi sadece aileyi değil, bütün kadınları koruyor ya, 6284 sayılı kanun eski koruma kanununa göre kapsayıcı ve modern kazanımlara sahip ya,

Cinayet davalarında artık eskisi gibi indirim uygulanamıyor, Yargıtay caydırıcı ceza uygulayacağına dair açıklamalar yapıyor ya,

Yani erkekler haklar kaybediyor, kadınlar haklar kazanıyor ya,

Bundan çok rahatsız oluyor AKP.

Platformun alnının akıyla, mücadeleyle kazandığı hakları budamak istiyor.

Tıpkı 1 Mayıs Taksim alanı politikasındaki gibi, burada da kazanılmış olanı geri almak istiyor. Bütün kadınları koruyan bir kanunu etkisizleştirmek için şimdi “Aile Kanunu” çalışıyorlar.

Daha da talihsiz olanı şu; Bakan’ın "Kadın cinayetleri konusunda 3 yıldır kayıt tutuyoruz." açıklaması gerçek değil. Platform 3 yıldır bu kayıtları elde etmek için bilgi edinme kanuna dayanarak sordu, kayıt yok dediler, bu başvurular ve yanıtları belgeleriyle kanıtlanabilir. 

Ya o zaman yalan söylediler, ya da şimdi söylüyorlar. Bakanlığın yapmadığını yıllardır platform yaptı ve toplumu aydınlattı, artık aylık kayıtları da açıklamaya başladı. Şimdi sıkışınca, Adalet Bakanlığı UYAP, İçişleri Bakanlığı POL-NET ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın veri sisteminden kayıt topluyoruz diyorlar. Eskiden yok, şimdi var ise bu sistem, platform sayesinde kurduklarını, ondan önce kaç kadının hayatını kaybettiği ile ilgilenmediklerini de kabul edip, itiraf etsinler.  

Ama açıklamaları iyi oldu. Platform bundan sonra kadın cinayetleri ile ilgili gerçekleri her ay bu adreslere soracaktır. Kadın kardeşlerimizin hayatta kaldığını gösterirse bu kayıtlar, en büyük mutluluğu da platforma emek verenler yaşayacaktır.