Adalet Bakanlığı son yedi yılda kadın cinayetlerinin % 1400 arttığını açıkladığında, bir tek bu sözün ardından giden kadınlar, büyük bir mücadele yarattı.

 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, tikel olan bu rakamın,

 

Tekil bir davanın; Münevver Karabulut davasının doğrudan içine girdi.

 

İzlemedi, dahil oldu. Resmen kabul edilsin edilmesin, kendini müdahil gördü.

 

Böyle yaptığı ve Türkiye’nin her bölgesinde adliye binalarında, öldürülen kadın kardeşlerinin acılı aileleriyle beraber, tek tek hukuk mücadelesi verdiği için, bugün kadın cinayetleri gerçeğinin muhatabı oldu.

 

Çok eylem yaptı, çok emek verdi, çok karıştı kederlere. Yaptığı çok yolculuklarda kederi yollara savurdu, gördüğü her insana adaleti anlattı, toplumu uyandırdı.

 

Davalara, o adliye kapılarından kardeşlerinin hakkını almaya taktı kafayı. Aklını hep bunun için çalıştırdı, düşündü, yol çizdi. Ölümleri durdurmak demek, kadınlar hayattayken onları korumak demekti. Bunun için Koruma kanunu, Ceza kanunu çalıştı, genel hukuk mücadelesi verdi. Protesto etmekle yetinmedi, devletle görüştü, göreve çağırdı.

 

Ortada hiçbir sağlık sorunu olmayan, yakınlarının “hayat doluydu” diye anlattığı kadın kardeşlerinin göz göre göre öldürülmesi dururken, başka bir şey de yapamazdı.

 

Devlet “seyirci” kalıyordu. Kadın kurumları “izliyor” du.

 

Platform, bunlardan ayırdı kendini, izlenilen olaylar örgüsünün içine girdi.

 

İşte şimdi bu nedenle, ne kadar iyi ki henüz hayatta olan ve hayatta kalma mücadelesi veren kadın kardeşlerimiz birleşiyor platformla. Evladını kaybetmiş aileler gibi birlikte hak arayalım ve bütün kadınlar için arayalım diyorlar.

 

Hoş geldiniz kardeşlerim.

 

Sizin hayatta kalmanız için, haklarımızı o devlet kapılarından birlikte alacağız.

 

Çok dinledik aileleri, çok öğrendik biz. Ölümün nasıl geldiğini öğrendik. Hep “zaman nasıl daraldı”? “nasıl ellerimizden kaydı gitti kızımız” ? diye soruyor ya aileler. İşte orada bir zincir var: katil hızla tasarladığı planla yaklaşırken kardeşimize, tam teçhizatlı, tam teşkilatlı devlet seyirci kalıyor. Biz bu zinciri kırıp, devletin görevini yapması için mücadele edeceğiz.

 

Başbakan Türkiye’de halkların kardeşliği için “serimden dahi geçerim” dedi bugün. İyi söyledi. Türkiye’de kardeşliğe doğru adım atmak ne güzel. Peki kadınlar ve erkekler ne zaman kardeşliğe adım atacaklar?  TÜİK Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre, kadınların yüzde 34,2’si kendini sokakta ve hatta evde “çok güvensiz” hissediyormuş biliyor musunuz?

 

İşte Platform da bunun için, sizlerin hayatını kurtarmak ve bütün kadınların kendini güvende hissetmesi için “serinden dahi geçecek” kardeşlerim. Hoşgeldiniz.