Geçen yıldı.

11 Mart tarihinde Esenyurt’taki Marmara Park AVM inşaatında bulunan çadırda 11 işçi kardeşimiz yanarak hayatını kaybetti.

11 Mart’ta 11 can.

Orada hayata veda eden kardeşimiz Ahmet Yağal’ın eşi Selma Yağal yaşanan felaketin yıldönümünde içini döktü.

Anlattıkları bütün kederli sınıfların hikayesiydi.

Anlattıkları hepimizin duası ve bedduasıydı.

Selma kardeşimiz dedi ki: İnsan hayatı bu kadar ucuz mu?

Dedi ki: Asıl büyük patronlar böyle elini kolunu sallayacak mı?

Sordu: ‘Para öderiz çocuğunu mağdur etmeyiz’ diyorlar benim çocuğumun babasına bir daha sarılamayacak

olmasından öte mağduriyet var mı?

Selma Yağal’ın sorduğu sorular bu memleketin en büyük felsefe kitabıydı.

 

*

Selma kardeşimiz belki eşi Ahmet’le sırtını İstanbul’a dönen bir bankta oturup çekirdek çitleyecekti.

Yollarda uzun uzun yürüyeceklerdi. Eşi Ahmet oğulları Ahmet’i omuzunda taşıyacaktı belki.

Belki iki külah sade dondurma alacaklardı.

Çok geç fark edeceklerdi kaybolduğunu. Gecenin bir yarısı nöbetçi eczaneden gidip emzik almak zorunda kalacaktı iyi baba Ahmet.

Bir orman yangını haberini izlerken ağlayacaklardı.

Gülmekten yorulacaklardı belki bir Şener Şen filmini seyrederken.

 

*

Hadisenin zayıflaması büyük hadise ve haber olabilirdi.

Hülya Avşar’ın tahta kıran karatecilere hayran kalması da haber olabilirdi.

Bir AKP’linin bilmem neredeki marketin açılışı da haber olabilirdi.

Atmış bilmem kaç yaşındaki Tayyip Erdoğan’ın doğum günü de haberdi

Gel gör ki 11 insanın yanarak can vermesinin yıldönümü televizyonlarda haber olamadı.

Herkes ama herkes haber olabilirdi.

İşçiler asla.

Çünkü işçilerin ölmesi normaldi.

Bir haber değeri yoktu.

 

*

Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu sonrası düzenlediği basın toplantısında, Almanya'da yangın sonucu hayatını

kaybeden 8 vatandaşla ilgili olarak ‘bütün ihtimalleri içerisine alan bir sürecin takip edildiğini’ söyledi.

İyi de etti.

Ama kendi memleketinde daha geçen sene yanarak ölen 11 işçiden hiç söz etmedi.

Oradaki süreci takip edebiliyor ama burnunun dibindekini edemiyor.

Mütemadiyen “beraber ıslandık biz bu yollarda” şarkısını söylüyorlar ama..

Beraber yanmadığımız ve içimizin beraber yanmadığı ortada.

 

*

Selma kardeşimiz.

Sen bu dünyanın son umudu.

Sen soyu hala tükenmemiş olan büyük insanlığın, büyük ispatısın.

Sana demek isteriz ki usulca:

Yürüdüğün yolda bize de yer aç.