Lincoln filmini izledim.
Filmde köleliği yasaklayan 13. maddenin kabul edilmesi için nasıl bir çaba gösterildiği anlatılıyor.
Madde en sonunda kabul ediliyor. Köleliğe karşı olanlar delice seviniyorlar.
Ne denir buna şimdi?
Mesela bizim memleketteki bazı solcular ne der?
E kardeşim sanki o yasanın çıkmasıyla kölelik tamamen kalktı mı? Siyahlara yönelik nice ayrımcılık aynen devam etti daha sonra.
Doğru mu?
Doğru.
Ve fakat kölelik yasaklandı işte.
Köleliğin yasaklanması ile serbest olması arasında iki cihan kadar fark vardır.
*
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan kadınlar bu cinayetlere karşı hazırlanan bir yasanın kabul edilmesini sağladılar. Bununla da kalmayıp o yasanın uygulanabilmesi için gerekli olan yönetmeliğin de çıkarılmasına vesile oldular.
Peki, erkek egemenlik sistemi ortadan kalktı mı?
Kalkmadı elbette.
Ve fakat kadınların korunmasını sağlayabilecek yasal bir zemin oluştu.
*
Tayyip Erdoğan nüfusu arttırmak istiyor.
Nüfusu arttırınca çalışabilecek-üretebilecek insan sayısını da çoğaltabileceğini düşünüyor belki.
Bunun için tek istediği şey kadınların çok doğurması.
Eğer çalışması gereken insan lazımsa Başbakan bambaşka bir yöne yüzünü çevirebilir.
Kadınların daha büyük bir nüfus doğurmasına gerek yoktur.
Çalışabilecek ve bu topluma çağ atlatabilecek epey büyük bir kadın nüfusu vardır zaten.
Kadınların yüzde yetmişi işgücü sayılmıyor, işgücü sayılanların da yarısı işsiz. Başbakan yeni nüfus yaratmak yerine mevcut kadın nüfusunu çalışabilir hale getirse en doğrusunu yapmış olur.
*
AKP muhafazakarlığını pek masum bulanlar buraya dikkat etmelidirler.
Başbakan kadınların çalışmasını istemiyor, o kadınların yeni doğuracağı erkek çocukların çalışmasından yana. Onlarla memleketi G20’de yükseltecek.
Ama kadınlar yine çalışmayacak.
Evde oturacak.
Ona kazak örecek.
Başbakan başörtüsü takan kadınların üniversiteye girebilmesini savunuyor fakat o üniversiteleri bitiren kadınların çalışma hayatına girebilmesini savunmuyor hiç.
O kadınların çalışıp çalışmaması umurunda değil. Hatta bunun da ötesinde mümkünse kadınlar çalışmasın. Evde oturup çocuk büyütsünler.
Biz Başbakan’ın “Yahu biz kadınları neden işgücüne katamıyoruz?” dediğini duyduk mu hiç?
Duymadık tabii ki.
Kadınların ölmemesi için, evet seslerini yükseltmeleri lazım.
Seslerini yükseltmeleri için kendi ayakları üzerinde durmaları lazım.
Kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için çalışıp bir kazanç elde etmeleri lazım.
Onun için de işe-güce karışmaları lazım.
Helalinden bir iş olmadan helalleşmek de olamıyor Sayın Başbakan…