Yaşlı adam kıyıda yürürken, sahile vurmuş denizyıldızlarını tekrar denize atan birini görür uzaktan.

Yaklaşıp “Neden onları denize atıyorsun?” diye sorar.
Karşısındaki, “Dün gece fırtına vardı, dalgalar denizyıldızlarını karaya savurmuş, yaşamaları için onları suya atıyorum“ der.
Adam şaşırarak, “İyi ama burada binlerce denizyıldızı var. Hepsini atmana imkan yok. Senin bunları suya atman neyi değiştirecek ki?” der.
Yerden bir denizyıldızı daha alıp denize fırlatan kişinin cevabı şu olur:
“Bak, onun için çok şey değişti.”
 
*
Mücadele tikel olan bir şeyin üzerinden verilir.
Bütün hayatın ve bütünsel mücadelenin tek tek biriken hikayeleri vardır.
Gerçek mücadele en sonunda göğüs göğüse bir mücadeledir.
Olaylar üst üste konularak tüme varılabilir ancak.
Hattı müdafaa vardır. Hattı müdafaa olmadan sathı müdafaa olmaz.
Her denizyıldızı bir hattı müdafaadır.
 
*
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nu diğer toplumu düzeltmeye çalışan hareketlerden ayıran özelliği, hem genel olarak, hem de tek tek “denizyıldızları”na sahip çıkmasıdır.
Platform sadece protesto etmiyor.
Politik faaliyeti sadece jest yapmak olarak görmüyor.
Mesela çok alışılmış ve müthiş doğru kabul edilen ifadeleri reddedeyim isterseniz.  Benimle tartışma yürütecek olanların işi kolaylaşsın.
Bir politik faaliyeti gerçekleştirmek, bir tavır almak ya da bir duruş değildir kesinlikle.
Deklarasyon, imza ve beyanat değildir.
Poz değildir.
İnsan uzak durduğu şeyle ilgili, uzaktan bir tavır alır ve kalır.
Şu anda memleketteki çoğu akım neredeyse mücadeleyi bir tavır almış olmakla geçiştirebilmek için tavır alıyor. Sadece tavır almış olarak kalabilmek için, sadece protesto ediyor, duruş sergiliyor, deklarasyonda bulunuyor.
Politik akımlar uzak durma davranışını içgüdüsel olarak çok net geliştirmişler.
Tavır alarak politik olmuş oluyorlar ama başkaca hiçbir yönde emek vermedikleri için bir harekete dönüşemiyorlar.
Bir politik akım gibi değil, bir resim akımı gibiler. Empresyonizm, ekspresyonizm ya da kübizm gibi mesela.
Politik akımların çoğu küçük burjuva. O nedenle sadece tavır alırlar, hiçbir şeye sürmezler ellerini.
Küçük burjuvalar kendilerini hiçbir zaman bu ülkenin ezilenlerinin kötü kaderine ait hissetmez.
Onlara göre kendilerinin herzaman bir yırtma imkanı vardır.
Onlar özeldir. Onlar cin fikirlidir.
Suyla çalışan araba, sol birleşsin, erke dönengeci, erimeyen sakız…
Hayatta bir şey üretmek için hiç zahmete girmedikleri için siyasal hayatta da zahmete giremezler.
 
*
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu bir tavır değil bir sürekli hareket en başta. Bir değil ardı arkasına, dinmeyen binlerce tavır.
Durdurulsun değil. Durduracağız! Kendini sorunun içine sokuyor. Sadece tavır alanların yaptığı gibi işi başkalarına havale etmiyor.
Platformdakiler sadece eylem yapmıyor. Aynı zamanda bir araya gelip, örgütleniyorlar. Geçici değil kalıcı örgütlü ilişkiler oluşturuyorlar.
Şehit düşen kadın kardeşlerinin kederli aileleri arasına karışıyorlar.
O kederli ailelerin arasına karışmak, bu memleketin kederli sınıflarının arasına karışmak oluyor.
Cinayetleri durduracaklarını ve toplumu düzelteceklerini açık açık söylüyorlar. Biz bilemeyiz deyip kenara çekilmiyorlar. Bir politik hatları var. Hep oradan gidiyorlar. Testereyi kurumuş koca ağacın hep aynı yerine sürtüyorlar. Onlar zincirin en zayıf halkasını aşındırıyor.
Sadece mağdur değiller. Sadece kimlik değiller.
Katledilen kadınların davalarına tek tek giriyorlar. Mahkemelerde kadın kardeşleri için müdahiller. Kadınların korunması için çıkan yasanın ve yönetmeliğin takipçisiler.

Ve muhataplar toplumun ve kadınların kurtarılması bahsinde.