Has Parti İstanbul İl Başkanı Mehmet Bekaroğlu çıkmış kameraların karşısına, Numan Kurtulmuş’un yaptığının ne kadar ayıp olduğunu anlatıyor.
İnsan genel başkanı olduğu partiyi bırakır gider mi hiç?
İnsan makam mevki için çocukluk masallarını, gençlik hayallerini satar mı?
İnsan benlik bütünlüğünden bu kadar kolay vazgeçer mi?
O bunları anlatırken bir de ne görelim… Zeki Kılıçarslan kardeşimiz de masanın kenarına oturmuş, Mehmet Beyefendi’nin söylediklerine aynen kafa sallıyor.
Zeki Kılıçarslan kim mi?
Hani şu İşçilerin Kardeşliği Partisi’nin eski genel başkanı.
Şimdi çok çok ayıplamış olduğu hareketin aynısını kendi yapıp, ilk göz kırpıldığında terliğinin tekini bırakarak Has Parti’ye koşmuştu.
Fazla suçlu psikolojisine bile girmedi. Açıklama falan yapmak için ıkınıp sıkınmadı bile. Sosyalizm işte, merdivenden düşüp ölmüştü. Elinden ne gelirdi ki? Yeni maçlara, işimize ve ikbalimize bakalımdı.
Şimdi kalkmış Numan Efendi’ye, ahlak dersleri veren Mehmet Bey’in dizinin dibinde, kafasını emme basma tulumba gibi sallıyor.
Mehmet Bey verdiğiniz ders hiç samimi değil.
Bir an sol tarafınıza dönüp bakarsanız, kötü örneğin şekil bir A’da, hemen yanı başınızda oturduğunu göreceksiniz.
Siz, Zeki kardeşimizle birleşerek mi Numan Kurtulmuş’a hiddetleniyorsunuz?
Dinime küfreden Müslüman olsa.
Zeki Bey kardeşimiz döneklik yaparsa çok iyi olacak. Alkışlarlarla karşılanacak. Numan Kurtulmuş döneklik yaparsa tu-kaka.
*
Numan Efendi sıradan, sünepe bir sağcıydı. Yine sağcı.
Bizim Zeki kardeş sosyalistti, hem de en koyusundan. Sonra tuttu sizin gibi sağcı oldu.
Bence Numan daha normal.
Adamın içinde sağcılık var. Gericilik var.
Adamın içi fıkır fıkır kaynıyor Tayyip Erdoğan kürtajı yasaklayacağım dedikçe.
Dindar nesiller yetiştireceğim dedikçe gönlü bir hoş oluyor.
Heykeli yıkın, tiyatroları kapatın deyince yüreğinin yağları eriyor belki Numan Beyzadesi’nin.
Peki, Zeki kardeşimize ne oluyor da sosyalistken küt diye sağcı oluyor?
Bunu bir düşünüp biraz utanmak lazım değil mi?
Yanınızda bulunan zat-ı muhterem “konsept”e uymuyor Mehmet Bey.
İnsan örneğin militarizmi eleştirmek için düzenlediği bir basın toplantısına, bir albayla çıkmaz ki.
Yoldan dönmüş birisi, yoldan dönmüşler tarafından kınanamaz.
Numan Kurtulmuş döneklik serisinin son ve kendisine çok büyük menfaat sağlamış halkasıdır.
Ama ülkemiz siyasetinde döneklik gayet normal karşılanan ve ödüllendirilen bir davranış durumuna gelmiş bulunuyor. Döneklik neredeyse saygıdeğer bir siyaset kurumu, bir sivil toplum kuruluşudur yahu. Okulları vardır, gazeteleri vardır, yemekhaneleri vardır…
Her siyasi oluşumdakilerin epeyce bir kısmı her an döneklik yapabilir…
Elbette ki hepsi çok şeytandır. Öyle her şeye dönmezler. Güce dönerler, koltuğa dönerler, çok paraya dönerler. Ucuza satmazlar kendilerini.
Hiçbir ahlaki yük hissetmez ve çevrelerinden bir baskı görmezler.
Baskı yaratacak bir çevre de yoktur maalesef.
Solda polisten korktuğu için dönen olur, yorulduğu için dönen olur, beş kuruşluk bir ikbal ihtimali için çok dönen olur.
Bunlar kolluk kuvvetlerine, hiçbir bağları kalmadığını ispatlamak için, eski mücadelesinin ve örgütünün aleyhine konuşmaya başlar. Kedinin yavrusunu yiyecekken “sıçana benziyor” demesi misali. En sonunda bir psikolojik savaş aparatına dönüşürler.
*
Ben partisine başkanlık ederken onu bırakıp kaçanları hakikaten çok ayıplıyorum.
Eh be arkadaş, bari genel başkan olmayın. İlla ki cenazede ceset, düğünde damat olmak zorunda mısınız? Ne tatmin olmaz bir ruhunuz varmış. Ne kadar şımarık yetiştirilmişsiniz.
Neden sürekli hiç olmadığınız bir kisveye bürünüyorsunuz? Bu kabir azabına nasıl katlanıyorsunuz.
Düşünün bir kere, bir sosyalist genel başkan olarak üyeleri dinliyorsunuz. Bütün olan biteni saçma buluyorsunuz. Her şey size boş geliyor ama yine de inanıyormuş gibi gözüküyorsunuz. Yalan yere kararlılık belirtiyorsunuz. Hâlbuki bir hafta sonra mevcut durumla alakasız bir politik oluşuma tüyeceksiniz.
Ne diyeyim? Bu da zor gerçekten.
Numan Bey bir iyi huyluydu, bir iyi huylu. Yere göğe konamıyordu. Efendim o ne yumuşaklık. Öyle tıs demiş, böyle pıs demiş.
Neymiş? İyi huylu olmak ayrı, karakterli olmak ayrı şeylermiş.
Numan’a diyorlar ki: Ülke batmış Numan Kurtulmuş.
Ben de Mehmet Bekaroğlu’na ve Zeki Kılıçaslan’a diyorum ki:
Kılıçla gezen kılıçla ölür.