Sırrı Süreyya Önder diyor ki: 

Biz, Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu'ndan 20 Temmuz’a kadar izinli sayılalım.

Neden?

Çünkü BDP’nin getirdiği önerileri dikkate alan yok.

“Herkes düşüncelerini tercih ettiği dille ifade edebilsin” önerisini direkt “paranteze alalım” diyerek bastırıyorlarmış.

Her maddeye, “milli güvenlik, kamu düzeni, genel ahlak” ile başlanıyormuş.

 

*

Tercih ettiği dil olmasın, aman! Sonra Kürtçe konuşmayı tercih edebilir.

Barzani Türkiye’ye geldiği zaman Kürtçe konuşabiliyor.

Bizimkiler Erbil’e, ticaret yapmaya gittiklerinde Kürtçe konuşabiliyor.

Diyarbakırlı anne asker oğlu çatışmalarda öldürüldüğü zaman Kürtçe ağıt yakabiliyor.

Ama Kürtçe mahkemelerde kendini ifade edebilmek için tercih edilemiyor. Bu nasıl bir iştir.

Ticaret yapılabilecek, diplomasi yapılabilecek ve ağıt yakılabilecek ama hukuki savunma yapılamayacak Kürtçeyle.

Bu ve buna benzer özgürlük gasplarından ötürü Kürt halkının temsilcileri çekiliyor komisyonlardan.

Üç adet düzen partisi, öteliyor BDP’yi.

 

*

Elbette BDP’liler bazen çiçek açıp, bazen solabilirler. İşte şimdi soluyorlar.

BDP’li milletvekilleri o komisyonun kapısından çıktıkları an, bu ülke çok karanlık günlere adım atabilir.

Anayasa hepimizin iyiliği için bir uzlaşma kitabı olabilir. Bunun için adım attığını göstermeliydi AKP, ama yapmadı.

Bunun yerine Cemil Çiçek, Uzlaşma Komisyonu’nu yirmi gün erteledi.

Sonra BDP’liler yeniden gelsin istenecek komisyona.

Sofrada yemek yok ama davet çok.

 

*

Peki bu durumda sol ne yapmalı?

Bizimkiler şimdilik izinli ama tamamen çekilirlerse, çanak çömlek patlar.

Sol demokratik bir anayasa için yeri göğü inletmelidir.

Demokratik bir anayasa çıkmazsa, rejim başkanlık sistemine yönelerek daha baskıcı hale gelebilir.

Devlet Kürt halkı üzerindeki baskıları devam ettirilmek için elinden geleni ardına koymaz.

Sendika barajları hiç kalkmaz.

HES’ler tam gaz devam eder.

YÖK yerinde durur ve onu eleştiren gençler yine dövülür.

 

*

Şu ana kadar solun anayasa konusundaki performansı çok düşüktü.

Ne yazdı, ne de taleplerini güçlü bir şekilde ifade edebildi.

Maalesef Türkiye solunun alışkanlıklarında, anayasa üzerinden bir mücadele verme konusu pek yer almıyor.

Oysaki sol alternatif bir anayasa oluşturabilmeli.

Sol bütün toplumun iyiliği adına konuşma mührünü eline almalı.

Sol parçalar adına konuşmanın ötesine geçip bu dünyanın onda dokuzu için konuşabilir. Sol ülkenin geleceği hakkında konuşabilir. Bu cesareti toplamalıdır artık kendinde.

Sol kendi bütünsellik iddiasını yerine getirmeli. Eğer kelamı, “kurtuluş yok tek başına ya hep beraber, ya hiç birimiz” ise hepimiz adına konuşmaya başlamalı.

Alternatif bir anayasa kurgulamak bütünsellik ve hepimiz adına konuşmak için önemli bir zemindir.

Gazetemiz bu zeminde çaba sarf ediyor.

Halkımızın onda dokuzu için, on maddede, on numara anayasa denemesini orta yere koyuyoruz.

 

Hakan Öztürk / hakanozturk1871@gmail.com / 2012.07.12