Türkiye’deki sağcılıkla mücadele etmeliyiz.
AKP yüzde elli oyu var. Buna MHP’nin aldığı yüzde on beşi de ekleyince ürkütücü bir tablo çıkıyor karşımıza.
Yani solun mücadelesi kağıtlara maddeler yazarak olmaz.
Prensipte şöyle olmalıdır, denilerek de olmaz.
Bunların hepsi bir oyun, diyerek de olmaz.
Karşımızda çok güçlenmiş bir yapı var.
Sağ bloğun karşısına en asgari bir toplumsal güç olarak çıkmalıyız. Toplumsal güç olmadan hiçbir şey yapamayız. O nedenle yatıp kalkıp toplumu düşünmeliyiz.
Ne yaparsak toplumla birlikte yürürüz? Ne yaparsak az yürürüz ya da yürüyemeyiz?
Bu bizim için hayat memat meselesidir.
Birlikte yürüyor olmak ya da olmamak. Bütün mesele bu…
Çünkü büyük toplumsal değişiklikler istiyorsak, büyük toplumsal değişikliklerirobot askerler yapmaz. Sadece ve sadece halk yapar. Yapabilme gücüne sahiptir.
O sebeple kimin yapacağının belli olmadığı işleri konuşamayız. Konuşmamalıyız.
Eğer gerçek solun yapacağı bir işi konuşuyorsak, halktan konuşuyoruz demektir. Halkın da benimseyeceği bir işten konuşabiliriz.
Gerçek sol politikasını üretiyorken, cümlesini yazıyorken bunun bir miting meydanında insanlar tarafından haykırılıp haykırılamayacağını düşünmelidir.
Solun ürettiği cümle bir parti tarafından miting meydanlarına taşınamıyorsa bu iş olmaz.
Toplumun benimseyeceği bir cümle olmalıdır.
Bir parti olmalıdır.
Ve bir eylem olmalıdır.
Yoksa olmaz.
Cin fikirle, küçük burjuva hezeyanlarla, şansa pansa ümidiyle sonuç alınamaz.
Sol kimlik işlerini bırakmalıdır.
Sol kendi kimliğinin örselenmiş olduğu meselesini de en önde tutmamalıdır.
Sol kendisi örselendiğinde dahi, örselenmiş olmasını değil, uğruna örselenmiş olmayı da göze aldığı yüksek değerleri anlatmalıdır. O durum bile o yüksek değerleri anlatmanın bir kürsüsüdür.
Çizgi, fikir-parti-eylem çizgisidir.
Peki, hangi zamanda?
Evet, ideallerimiz gelecek zamana ait olabilir ama mücadelemiz şimdiki zamandaolmalı.
Yani mücadelemiz aktüel gelişmelerin damarlarında atmalı.
Mücadele somut koşulların somut tahlilinde yapılır ve somut bir zamanda.
Her gün.
Her günün önümüze getirdiği olayları tartışarak.
Her günün önümüze getirdiği olaylara açıklamalar ve öneriler getirerek.
Bir gün bile boş geçerse söz söylemeden bütün insanlığın iyiliği adına hareket ettiğimiz iddiasından geri düşeriz.
Toplumla buluşabilmenin adımlarını atabilen bir sol ortaya çıkıyor.
Bu sol, toplumla en az ölçüde dahi olsa birlikte yürümeyi başarabilirse, AKP’yi silkeleyebilir.
Sol, AKP ile toplumun aç-açık bırakıldığı meydanda dövüşmelidir.
Sol, AKP ile toplumun gadre uğratıldığı meydanda dövüşmelidir.
İşsizliğin olduğu yerde, işçilerin iş kazalarına kurban gittiği yerde hattımızı kurmalıyız.
Kadın cinayetlerinin işlendiği yerde, Cumartesi Anneleri’nin evlatlarını aradığı yerde olmalıyız.
Demokratik bir üniversite ve lise isteğinin yükseltildiği yerde olmalıyız.
AKP bizi başka yerlere çekmeye çalışsa da buralarda durmalıyız.
Konular bunlardır.