Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Suriye’deki savaşan taraflara en azından Kurban Bayramı süresince ateşkes yapmalarını önerdi.

Olaya o ne yukarıdan bakabiliş.
O ne kafa yormuşluk.
Hem barışçıl gibi gözükmek. Hem Esad rejimiyle tekrar uzlaşma aramak. Hem de insanların kutsal değerlerine hitap edebilmek.
Of ki of! Tam bir AKP operası.
E peki, çok muhterem Davutoğlu, şu saate kadar aklın ve stratejik derinliğin neredeydi?
Madem ki Esad rejimini yüksek müsaadelerinizle çatışan taraflardan biri olarak kabul edebilecektik, otuz beş bin insanın ölmesini neden beklediniz?
Neden sözüm ona muhalifleri tam gaz silahlandırdınız?
Neden Esad’ı hiç muhatap kabul etmez pozlarına girdiniz?
Otuz beş bin Suriyeli insan sizin deneysel akademik çalışmalarınız için mi öldü acaba?
Siz Osmanlı haritasına bakıp, yayılmacı hayallere dalın diye mi öldüler?
“Aman Suriye’deki Kürtlere hak hukuk verilir” diye mi kolunuzu sokup karıştırdınız her şeyi?
 
*
Bütün bunlara rağmen ateşkes yapılması gerektiği konuşulmaya başlanmış oldu.
Demek ki, cihanda sulh ilkesi o kadar da bayat bir ilke değilmiş.
“Esad ya gidecek ya gidecek” sabit fikri şart değilmiş.
Tabii bu arada Tayyip Erdoğan boş durmuyor.
Bir taraftan ateşkes ya da sulh imkanları hesap ediliyor iken, Başbakan'ın “Yurtta sulh cihanda sulh”  fikrine bir türlü içi ısınmıyor.
Geçenlerde durdu durdu tuz kavurdu.
Hazır ol cenge sulh-u salah istiyorsan” buyurdu.
Bütün danışmanlar toplaşma yapıp yapıp, en sonunda Reis’in önüne bunu getirmişler demek ki.
Kardeşim siz zaten memleketi imparatorluk yapma hevesiyle her türlü savaş macerasına hazırsınız. Bu saçmalıkları bırakın da kendinizi biraz sulh fikrine hazırlayın.
Cenge çok hazır olmak sulh getirseydi, 1. Dünya Savaşı'nı çıkaran Almanya’ya getirirdi.
Çok silaha sahip olmak barış yaratsaydı ABD her yeri işgal ediyor olmazdı.
Savaşı, savaş için çok hazırlanmak getirir.
Savaşı insanların ihtiyacı için değil zenginlerin kar etmesi için işleyen bu rekabetçi düzen getirir.
Bu rekabetçi düzen her şeye savaş ve ölüm bulaştırır.
Sistem büyüdükçe savaşlarda büyür.
Türkiye’yi yönetenler dünyadaki milli gelir sıralamasında 16. sıraya yükselir gibi olur olmaz F16 uçaklarını sıklıkla kullanmaya başladılar.
F16 jetler Suriye yolcu uçağını aşağı indiriyor.
F16 jetler komşu ülkeleri tehdit etmenin aracı oluyor.
F16 jetler 34 Kürt köylüsünü bombalayıp öldürüveriyor.
Cenge hazır olmak hiç de barış getirmedi. Getirmez.
Aksine eğer filmde silah göründüyse mutlaka patlar.
 
*
Muhterem Davutoğlu ne dersiniz?
Suriye’ye önerdiğiniz haliyle, eğer ateşkes iyi ve güzel bir şey ise onu kendi ülkemizde yapmak da iyi ve güzel olmaz mı acaba?
Başka ülkelere tavsiye ettiğiniz akıldan biraz da biz istifade etsek diyorum.
Suriye’de akan kan da bizim ülkemizde akan gülsuyu mu?
Şu Kurban Bayramı’nda ölme ihtimali olan Suriyeli kardeşlerimize yüreğiniz yanıyor ve çok haklısınız. Peki, aynı Kurban Bayramı vakitlerinde birbiriyle çarpışıp ölmek ihtimali olan bu ülke vatandaşlarına hiç mi yüreğiniz yanmıyor?
İçiniz bize hiç titremiyor mu, Sayın Davutoğlu?
Bu ülkedeki insanlar da insan değil mi?
Bu ülkedeki canlar da can değil mi?