Bir 19 Mayıs törenleri nasıl olacak tartışmasıdır gidiyor. 

 
Genç erkekler kule yapsın mı? Yapmasın mı? Genç kızların etek ya da şort boyları nasıl olsun?
 
Stadyumlardaki törenler kaldırılırsa demokratik bir rejimde olduğumuz anlaşılacakmış. Fakat eğer gençler kule yapmaya devam ederse Kuzey Kore gibiymişiz.
 
Bırakınız bunları. Memlekete demokrasi böyle mi gelir? 
 
Törenlerdeki gençlerin nasıl yaşadığı konuşulmayacak,
 
Hatta en son Uludere’de olduğu gibi aynı yaşlardaki çocukların ve gençlerin nasıl öldürüldüğü dahi konuşulmayacak,
Lise sıralarından sonra onları nasıl bir sınav beklediği konuşulmayacak,
 
O sınavda nasıl skandallar yaşandığı, herşeye rağmen girebildilerlerse üniversite eğitimi ortamının ne olduğu konuşulmayacak,
 
Eğer mezun olabildilerse gençleri nasıl bir gelecek beklediği konuşulmayacak, 
 
En son işsizlik oranlarında mezun işsizlerin oranının ne kadar yüksek olduğu konuşulmayacak,
 
Gençliğe atfedilen bayramın etek boyu, stadyumda ne yapılacağı konuşulacak.
 
Bir grup yazar adeta kendini adayarak gençliğin temel haklarını savunuyorum edasında törenlerin kalkmasını, bir grup yazar ise milli bayramları savunmaya adanarak törenlerin sürmesini savunacak. 
 
Bir ülkede törenlerin nasıl yapıldığı elbette bir göstergedir. Ve aynı zamanda her yanından zorunlu bir bürokrasi ve prosedür akan, gönülsüzce yerine getirilen işler düzenlenmelidir. Hadi bir an demokrasinin törenin değişmesiyle geleceğini kabul etsek bile madem bu bayram gençlere atfedilmiş, onlara sorulabilir mesela. 
 
Daha da önemlisi yıllardır adına bayram yapılan bu gençliğe, değil törenle ilgili onların yaşadığı gerçek hayatla ilgili bir tek soru sorulmuş mudur?
 
Türkiye’de yönetenler gençleri bir kez 19 Mayıs’ta hatırlar, zeki ve çevik olmalarını ister de, bu çocukların ne yeyip ne içtiği, eğitimi, ebeveynlerinin hali vakti, kendileri bekleyen geleceksizlik ile ilgili bir kez soru sormuş mudur?
 
Demokrasi gelecek ise gençlerin, kadınların, emekçinin ve Kürt halkının ne talep ettiklerini kendi öz kuvvetleriyle dile getirmeleri ve haklarını elde etmeleriyle gelecek.
 
Ne kadar iyi ki, kendine bu soruları cevaplamayı görev bilmiş bir gençlik var. Meydanlarda anlatıyor sorunlarını ve cevaplarını.
 
Yazın en sıcak günlerinde, kışın en soğuk günlerinde kentlerin meydanlarında,yanarak ve üşüyerek geleceğine sahip çıkan bir gençlik var.
 
Kentin emekçi halkıyla buluşarak haklarını eline almaya adım adım yaklaşıyor. 
 
Gençliğin bayramı, o eylem meydanlarıdır. 
 
Şu sıra bayramların “coşkuyla” kutlanması diye bir söz tutturmuş gidiyor ya siyasetçiler,
 
Coşkunun ne olduğunu ve gençliğin nasıl bir bayram istediğini görmek istiyorlarsa, işte o meydanları görsünler.